Goal:
17 - Amaçlar için Ortaklıklar

Loading...
Project Logo
Description
Amaçlar için Ortaklıklar Uygulama araçlarını güçlendirmek ve sürdürülebilir kalkınma için küresel ortaklığı canlandırmak. Hedefler, tüm hedefleri başarmak üzere ulusal planları desteklemek suretiyle Kuzey-Güney ve Güney-Güney işbirliğini artırma amacını güdüyor. Uluslararası ticaretin geliştirilmesi ve gelişmekte olan ülkelerin ihracatını artırmalarına destek verilmesi, adil ve açık, herkesin yararına olan, evrensel kurallara dayalı ve hakkaniyetli bir ticaret sistemini oluşturmanın unsurlarıdır.

Publication Search Results

Now showing 1 - 10 of 31
  • PublicationMetadata only
    Adölesan Çağı Obezitesinde Uyguladığımız Bariatrik Cerrahi Ameliyatlarının Sonuçları
    (2021-11-01T00:00:00Z) Yapalak, Yunus; Ayan, Furkan; İskurt, Yiğit; Coşkun, Halil; Yardımcı, Erkan; AYAN, FURKAN; İSKURT, YİĞİT; COŞKUN, HALIL; YARDIMCI, ERKAN
    AMAÇ: Çocukluk çağı morbid obezitesi özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde son iki dekatta iki kat artış göstermiş olup tedavide bariatrik cerrahi etkili bir yöntem olarak uygulanmaktadır (1). Laparoskopik sleeve gastrektomi (LSG) günümüzde en sık uygulanan bariatrik cerrahi yöntemidir (1,2). Adölesan çağı obezitesinin tedavi yönetimi multidisipliner yaklaşım gerektirmektedir (3). Çalışmamızda, adölesan çağı obezitesinde uyguladığımız bariatrik cerrahi sonuçlarımızı göstermeyi amaçladık. YÖNTEM: Retrospektif olarak 2018-2021 yılları arasında Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’na bariatrik ve metabolik cerrahi uygulanan 634 hastadan; adölesan çağında (≤18 yaş) morbid obezite nedeniyle (VKİ≥40kg/m2), çocuk endokrinoloji ve çocuk psikiyatristi tarafından yönlendirilen ve LSG uygulanan 32 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik verileri (yaş, cins, ek hastalık, vücut kitle indeksi (VKİ), komorbid hastalıkları, ilaç kullanım öyküsü) incelendi. Postoperatif dönemde komplikasyon, fazla kilo kaybı oranları, komorbid hastalıkların remisyon durumu değerlendirildi. BULGULAR: Çalışmadaki toplam 32 hastanın ortalama yaşı 16,1±1,07 yıl idi. Hastaların 24’ü (%75) kız ve 8’i (%25) erkek idi. Preoperatif ortalama VKİ 47,4±7,56 kg/m2 idi. Hastaların 22’sinde (%66,6) tip 2 diyabet, 7’sinde (%21,8) hipertansiyon ve 4’ünde (%12,5) obstrüktif uyku apne sendromu vardı. Tüm hastalara LSG uygulandı. Ortalama ameliyat süresi 71,2±17,3 dakika ve yatış süresi 4,3±0,7 gün idi. Peroperatif ve postoperatif herhangi bir komplikasyon izlenmedi. Mortalite izlenmedi. Postoperatif takiplerinde ortalama % EWL değerleri 3.ayda %27,7, 6.ayda %48,05 ve 12.ayda %72,1 idi. Komorbid hastalıklardaki remisyon oranların tip 2 diyabet için %86,3, hipertansiyon için %71,4 ve obstrüktif uyku apne sendromu için %100 olarak saptandı. SONUÇ: Adölesan çağı obezitesinde endikasyona uygun olarak seçilmiş hastalarda LSG tekniği güvenli ve etkili bir tedavi yöntemidir. Anahtar Kelimeler: Adölesan, Obezite, Sleve Gastrektomi
  • PublicationMetadata only
    Palliative Care in High and Low Resource Countries
    (2021-01-01T00:00:00Z) KEBUDİ, Rejin; ÇAKIR, FATMA BETÜL; Silbermann, Michael; ÇAKIR, FATMA BETÜL
    Palliative Care (PC) is defined by the World Health Organization (WHO) as a support provided by multiple disciplines in order to improve the quality of life of both patients and their caregivers, throughout the disease course, from diagnosis to end- of-life. PC aims to prevent and treat symptoms and side effects of the disease and its treatment. PC is well developed in most high-income countries; however in most low-income settings, where approximately 80% of patients with cancer requiring PC care for advanced disease live, PC services are still uncommon. Health indicators monitoring global PC development are policy, education, use of medicines, service provision and professional activity. Globally, PC development may be categorized as Group 1 (no known hospice-PC activity), Group 2 (capacity-building activity), Groups 3a Isolated PC provided, 3b Generalized PC provided, 4a hospice-PC services at a stage of integration into regular service provision, and 4b hospice-PC services at a stage of advanced integration into regular service provision. Spirituality is an essential element of patient-centered PC. The use of Complementary and Traditional Medicine (CTM) in Middle Eastern countries is widespread. There are wide discrepancies in cancer care and PC in many regions of the world. The Individualized Care Planning and Coordination (ICPC) Model is designed to facilitate the advance care planning with continuity of all the measures like symptom control or emotional, social and spiritual care of both the patient and the family during the disease steps like relapse or end of life.
  • PublicationMetadata only
    Sağlık Bilimlerinde Araştırma ve Değerlendirmeler
    (2021-02-01T00:00:00Z) Kurnaz, Büşra; Akbaş, Merve; AKBAŞ, MERVE
    2019 yılının sonlarında Çin’de saptanan ve kısa süre de ülke içerisinde yayılım gösteren korona virüsünün, sars virüsü ile benzerlik gösterdiği açıklanmıştır. Çin’den sonra dünyadaki diğer ülkelere de yayılan virüs, pandemi ilan edilmesine sebep olmuştur. Sağlık hizmetleri başta olmak üzere, ekonomi ve eğitim sistemlerini de etkilemiştir. Ülkelerin ekonomik büyümeleri durmuş negatif yönlü ilerlemeler meydana gelmeye başlamıştır. Sağlık kurumlarında doluluklar yaşanmış, personel ve tıbbi ekipman yetersizlikleriyle karşı karşıya kalınmıştır. Okulları kapatma kararı alınan ülkelerde, uzaktan eğitim yöntemine başvurulmuştur. Bu çalışmada, Türkiye, Almanya ve İran’ın mevcut sağlık sistemleri, gelişmişlik düzeyleri ve eğitim konusundaki durumları incelenecek ve pandemi döneminde bu alanlarda aldığı önlemler değerlendirilecektir. Güncel veriler incelendiğinde, üç ülkenin de 82 milyon civarında nüfusunun olduğu bilinmektedir. Ancak sağlık sistemleri, yaşlı nüfus oranındaki farklılıklar, sağlık harcamalarına ayrılan pay, dünya ekonomisindeki yeri ve eğitim konusundaki farklılıkları alınan pek çok önlemi etkilemektedir. Ülkeler değerlendirildiğinde, pandemi döneminde temel sağlık davranışlarının kazandırılması ve bu yönde politika geliştirilmesi konusunda yetersiz kalındığı sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla bu çalışma, yetersiz kalınan konular göz önünde bulundurularak yönetsel açıdan değerlendirilmiştir.
  • PublicationOpen Access
    Acute kidney injury in Turkey: epidemiological characteristics, etiology, clinical course, and prognosis
    (2022-10-01T00:00:00Z) GÜRSU, Meltem; Yegenaga, Itir; TUĞLULAR, ZÜBEYDE SERHAN; DURSUN, BELDA; GÖKÇAY BEK, SİBEL; Bardak, Simge; ONAN, ENGİN; Demir, Serap; DERİCİ, ÜLVER; DOĞUKAN, AYHAN; Sevinc, Mustafa; KOÇYİĞİT, İSMAİL; Altun, Eda; Haras, Ali Burak; ALTIPARMAK, Mehmet Rıza; TONBUL, HALİL ZEKİ; GÜRSU, MELTEM
    Background: This study aimed to evaluate the etiologies, comorbidities, and outcomes of acute kidney injury (AKI) in Turkey and determine any potential differences among different geographical parts of the country. Methods: This prospective observational study was conducted by the Acute Kidney Injury Working Group of the Turkish Society of Nephrology. Demographical and clinical data of patients with AKI at the time of diagnosis and at the 1st week and 1st, 3rd, and 6th months of diagnosis were evaluated to determine patient and renal survival and factors associated with patient prognosis. Results: A total of 776 patients were included (54.7% male, median age: 67 years). Prerenal etiologies, including dehydration, heart failure, and sepsis, were more frequent than other etiologies. 58.9% of the patients had at least one renal etiology, with nephrotoxic agent exposure as the most common etiology. The etiologic factors were mostly similar throughout the country. 33.6% of the patients needed kidney replacement therapy. At the 6th month of diagnosis, 29.5% of the patients had complete recovery; 34.1% had partial recovery; 9.5% developed end-stage kidney disease; and 24.1% died. The mortality rate was higher in the patients from the Eastern Anatolian region; those admitted to the intensive care unit; those with prerenal, renal, and postrenal etiologies together, stage 3 AKI, sepsis, cirrhosis, heart failure, and malignancy; those who need kidney replacement therapy; and those without chronic kidney disease than in the other patients. Conclusion: Physicians managing patients with AKI should be alert against dehydration, heart failure, sepsis, and nephrotoxic agent exposure. Understanding the characteristics and outcomes of patients with AKI in their countries would help prevent AKI and improve treatment strategies.
  • PublicationOpen Access
    Gene Hunting Approaches through the Combination of Linkage Analysis with Whole-Exome Sequencing in Mendelian Diseases: From Darwin to the Present Day
    (2021-07-08T00:00:00Z) Susgun, Seda; Kasan, Koray; Yucesan, Emrah; SÜSGÜN, SEDA; YÜCESAN, EMRAH
    Background: In the context of medical genetics, gene hunting is the process of identifying and functionally characterizing genes or genetic variations that contribute to disease phenotypes. In this review, we would like to summarize gene hunting process in terms of historical aspects from Darwin to now. For this purpose, different approaches and recent developments will be detailed. Summary: Linkage analysis and association studies are the most common methods in use for explaining the genetic background of hereditary diseases and disorders. Although linkage analysis is a relatively old approach, it is still a powerful method to detect disease-causing rare variants using family-based data, particularly for consanguineous marriages. As is known that, consanguineous marriages or endogamy poses a social problem in developing countries, however, this same condition also provides a unique opportunity for scientists to identify and characterize pathogenic variants. The rapid advancements in sequencing technologies and their parallel implementation together with linkage analyses now allow us to identify the candidate variants related to diseases in a relatively short time. Furthermore, we can now go one step further and functionally characterize the causative variant through in vitro and in vivo studies and unveil the variant-phenotype relationships on a molecular level more robustly. Key Messages: Herein, we suggest that the combined analysis of linkage and exome analysis is a powerful and precise tool to diagnose clinically rare and recessively inherited conditions.
  • PublicationMetadata only
    Synthesis and Comprehensive in Vivo Activity Profiling of Olean-12-en-28-ol, 3β-Pentacosanoate in Experimental Autoimmune Encephalomyelitis: A Natural Remyelinating and Anti-Inflammatory Agent
    (2023-01-01) Şenol H.; Özgün Acar Ö.; Dağ A.; Eken A.; Güner H.; Aykut Z. G.; Topçu G.; Şen A.; ŞENOL, HALIL; DAĞ, AYDAN; TOPÇU, GÜLAÇTI
  • PublicationMetadata only
    SAĞLIK TURİZMİNDE HİZMET VEREN SAĞLIK PROFESYONELLERİNDE KÜLTÜRLERE DUYARLILIK
    (2021-09-24T00:00:00Z) Kıyak, Yasemin; Adıgüzel, Yasemin; Erdoğan, Özcan; KIYAK, YASEMIN; ADIGÜZEL, YASEMIN; ERDOĞAN, ÖZCAN
    Sağlık, şüphesiz dünyanın her yerinde en çok önemsenen ve değer verilen kavramlardan biridir. DSÖ’YE göre sağlık -yalnızca hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Hastalık ise sağlığın tanımıyla anlam kazanmakta ve vücut fonksiyonlarının bozulmasını ifade etmektedir. Field’a (1993) göre hastalık, toplumsal ve kültürel içerikli bir kavram olarak da ele alınmalıdır. Kültürel faktörler, bireyin sağlığı ve hastalığı nasıl algıladıklarını etkiler. Aynı zamanda birey sağlığını nasıl koruyacağını, nasıl yükselteceğini, hastalık ortaya çıktığında nasıl tedavi edileceğini kültürüne göre seçmek ister. Günümüzde gelişen teknoloji, tıbbi ve sağlık bilimlerindeki ilerlemeler aracılığıyla mortalite ve morbidite oranlarını artıran hastalıklara çözümler bulunmaya başlanmıştır. Ayrıca eğitim düzeyinin yükselmesiyle bireyler, sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını benimsemeye başlamış ve yaşam süresi uzamıştır. Bu durum toplum yaşlanmasını ve beraberinde kronik hastalıkların artışını doğurmuştur. Tüm bu değişimler sağlık hizmetlerinin sunumunda farklılıkları ortaya çıkarmıştır. Bu farklılıklardan biri olan ‘Sağlık Turizmi’ tüm dünyada ve ülkemizde gelişim göstermektedir. Ülkemiz de sağlık turizminde en çok tercih edilen ilk 10 ülkeden biridir. TÜİK’İN 2020 yılı verilerinde 388.150 hasta sağlık hizmeti almak için Türkiye’yi tercih etmiştir. Sağlık turizminin amacı; bireylerin sağlığının korunması, iyileştirilmesi ve rehabilite edilmesi için yaşadıkları ülke dışından başka bir ülkeye yaptıkları ziyaretleri içermektedir. Sağlık turizmi, medikal ve termal turizm; yaşlı ve engelli turizmi olarak dörde ayrılmaktadır. Bunlardan en çok medikal ve termal turizm rağbet görmektedir. Medikal tedavi işlemleri içerisinde en çok kemoterapi uygulaması ile estetik , kalp ve damar ve diş cerrahisi operasyonları tercih edilmekteyken termal turizmde ise termomineral su banyosu, inhalasyon, iklim kürü gibi tamamlayıcı tedaviler daha fazla tercih edilmektedir. Sağlık turizmi her ne kadar bireylere sağlık eşitliği ve imkanlara erişim sağlasa da sağlık profesyonelleri için önemli etik, eşitlik ve güvenlik sorunlarına yol açmaktadır. Farklı kültürlerden gelen bireylerin etnik yapıları, dinsel farklılıkları, kültürel geçmişleri, hastalıklara bakış açıları ve beklentileri durum ve olaylara göre farklılık göstermektedir. Bu kapsamda sağlık turizmi yapılan ülkelerde hizmet veren sağlık profesyonellerinin; bireylerin kültürel ihtiyaçlarının farkında olmaları, kültürel ve geleneksel beklentilerine saygı duymaları ve bireyleri yargılamamaları büyük önem taşımaktadır. Özellikle sağlık profesyonellerinden hastalık odaklı bakım yerine bireye özgü tedavi ve bakım hizmetlerini sunmaları beklenmektedir. -Bireyin kültürel farklılıkların tanımlanmasında ve anlaşılmasında uygun ve etkili davranış biçimini teşvik eden ve kültürlerarası iletişim IWACT’21 140 yönünden pozitif duygu geliştirebilme kabiliyeti- olarak tanımlanan kültürel duyarlılık kavramının sağlık turizminde hizmet veren tüm sağlık profesyonellerinde olması gereklidir. Sağlık profesyonellerinin içerisinde yer alan hekimler ve hemşireler, hastalıkların tıbbi tedavisinin uygulanması ve bakımında hastalarla birebir temas halinde olan gruplardır Tedavi ve bakım hizmetlerinin sunumunda bireylerin kültürel uygulamalarını daha fazla gözlemleme imkanına sahiptirler. Bu uygulamalar; beslenme, giyinme, hijyen, ailenin yapısı, cinsiyet rolleri ve cinsel davranışlar, evlilik örüntüleri, gebeliğe yönelik uygulamalar, boş zamanları değerlendirme, stres kaynakları ve baş etme yöntemleridir. Günümüz dünyasında sağlık turizminin artmasıyla insanlar arasındaki kültürel farklılıklar ve etkileri daha görünür olmuştur. Bu derleme çalışmasının amacı sağlık turizminde hizmet veren sağlık profesyonellerinin kültürlere duyarlılık davranışlarının önemini vurgulamaktır. Anahtar Sözcükler: Sağlık Turizmi, Kültür, Kültürel Duyarlılık, Sağlık Profesyonelleri, Sağlıkta Eşitlik