Major depresif bozukluk hastalarında tekrarlayıcı transkranyal manyetik stimulasyon (rTMS) tedavisi sonrası nörotrofik faktör ve serum nöroaktif steroid düzeylerindeki değişimin incelenmesi / Investigation of changes in neurotrophic factor and serum neuroactive steroidlevels after repetitive transcranial magnetic stimulation (rTMS) treatment inmajor depressive disorder patients
Files
Date
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Abstract
Giriş: rTMS majör depresif bozuklukta tedavi edici etkinliği kanıtlanmış bir somatik tedavi yöntemidir. Nöroendokrinolojik, nörotrofik, immünolojik ve nörotransmitter sistemleri üzerinden etki gösterdiğine dair hipotezler mevcuttur. Depresyonda nöroaktif steroid düzeylerinde değişiklikler olduğu ve bu değişikliklerin antidepresan tedaviyle düzeldiği gösterilmiştir. Diğer yandan BDNF ve TNF-α ile IL-1β düzeylerinin rTMS tedavisinden etkilendiği ve bunun klinik iyileşme ile ilişkili olduğunu gösteren yayınlar mevcuttur. Çalışmamızda majör depresif bozukluk tanısı almış hastalarda monoterapi rTMS tedavisiyle nöroaktif steroid (allopregnanolone, progesteron, DHEA, DHEA-SO4, estradiol, testosteron), BDNF, TNF-α ve IL-1β düzeylerindeki değişim, bunların klinik yanıtla ve dikkat başta olmak üzere bilişsel işlevler ile ilişkisini değerlendirmek amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya DSM-5 kriterlerine göre majör depresif bozukluk tanısı almış 23 hasta, yaş, cinsiyet ve eğitim düzeyi bakımından bu hastalarla benzer durumda 25 sağlıklı kontrol dahil edilmiştir. Katılımcılara tarafımızca hazırlanan sosyodemografik veri formu, Hamilton Depresyon Değerlendirme Ölçeği (HDDÖ), Pittsburg Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ), Dünya Sağlık Örgütü Engellilik Değerlendirme Çizelgesi (WHO-DAS-2) ölçeği, bilişsel işlevlerin değerlendirilmesi amacıyla İz Sürme Testi ve Sayı Menzili Testi verilmiştir. Hastaların depresyon düzeylerindeki değişiminin takibi amacıyla HDDÖ ve uyku kalitelerinin takibi amacıyla PUKİ ile haftalık ölçümler yapılmıştır. WHO-DAS-2 ve bilişsel testler ise rTMS tedavisine başlamadan önce, tedavinin dördüncü ve sekizinci haftasında yapılmıştır. Çalışmamızda tüm hastalardan rTMS tedavisinden önce, rTMS tedavisinin haftada 5 gün uygulandığı dördüncü hafta sonunda ve haftada bir uygulanan idame tedavisiyle birlikte tedavi bittiğinde sekizinci hafta sonunda alınan periferik kanda, allopregnanolon (ALLO), DHEA, progesteron, DHEA-S, estradiol, testosteron, BDNF, TNF-α ve IL-1β düzeyleri çalışılmıştır. Kadınlar için periferik kan alımı, nöroaktif steroidler menstrual döngüden etkilendiği için bazal standardizasyon sağlamak amacıyla folliküler evrede gerçekleştirilmiştir. Tüm katılımcılardan sabah saat 8.00-09.00 arasında kan alınmıştır. Kontrol grubunda söz konusu kriterlere uyum sağlanmıştır. Bulgular: Çalışmamızın sonuçlarına göre dördüncü hafta tedavi bittiğinde 23 hastadan 6 tanesinde (%26) HDDÖ skoru 7 puanın altına inmiş yani resmiyona ulaşmışken 15 tanesinde (%65) ise HDDÖ puanı %50 azalmış yani yanıt gözlenmiştir. Sekizinci hafta sonrası rTMS tedavisi idame dahil tamamen bittiğinde 16 hastanın (%69,5) HDDÖ puanının 7'nin altında olduğu yani remisyona ulaştığı görülmekle birlikte 20 tanesinde (%87) ise HDDÖ puanı %50 azalmış yani tedaviden yanıt alınmıştır. Bununla birlikte monoterapi rTMS tedavisiyle BDNF ve allopregnanolon düzeylerindeki artışın yanında TNF-α, IL-1ß, DHEA ve DHEA-S seviyelerindeki azalma istatistiksel olarak anlamlı olarak bulunmuştur. Dikkat başta olmak üzere yürütücü işlevler ile ilgili fikir veren testler olan İz Sürme testi ve Sayı Menzili testi puanları da tedaviyle birlikte olumlu yönde değişmiştir. Özellikle BDNF düzeyleri ile Sayı Menzili testi arasında hem dördüncü haftanın sonunda hem de sekizinci haftanın sonunda olumlu yönde, orta derecede anlamlı bir korelasyon saptanmıştır. rTMS tedavisi öncesi hasta ve sağlıklı kontrol gruplarının serum BDNF düzeylerinin karşılaştırılması sonucunda hasta grubunda istatistiksel olarak anlamlı şekilde düşük olduğu görülmüştür. Bunun yanında rTMS tedavisiyle birlikte hasta grubunda serum BDNF düzeyindeki artış hem dördüncü hafta sonunda (p<0,001) hem de sekizinci hafta sonunda anlamlı olarak bulunmuştur (p<0,001). Bununla birlikte hem TNF-α hem de IL-1ß düzeylerinin sekizinci hafta sonunda istatistiksel olarak anlamlı şekilde azaldığı görülmüştür (p<0,001). TNF- α düzeyi hem dördüncü hafta sonunda tedavi öncesine göre anlamlı şekilde azalmış (p=0,023) hem de dördüncü haftadan sekizinci haftaya kadar yapılan idame rTMS tedavisi sürecinde de istatistiksel olarak anlamlı şekilde azalmaya devam etmiştir (p=0,024). IL-1ß düzeyi ise ilk dört hafta tedavi süresince azalmış fakat istatistiksel olarak anlamlı bulunmamakla birlikte dördüncü haftadan sekizinci haftaya kadar olan tedavi sürecinde azalmaya devam etmiş ve bu süreçteki azalma oranı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p = 0,002). rTMS tedavisiyle sayı menzili testi puanlarındaki değişime bakıldığında tedavi öncesi ve birinci ay sonunda yani haftada 5 seans 4 hafta rTMS tedavisi bitiminde sayı menzili testindeki artış oranının istatistiksel olarak anlamlı olduğu görülmüştür. (p<0,001) Birinci ay sonu ile ikinci ay sonundaki puanlar karşılaştırıldığında burada istatistiksel olarak anlamlı bir sonuca ulaşılamamıştır. İz Sürme testlerindeki değişimin rTMS tedavisi ile ilişkisine bakıldığında iz sürme A testi için tedavi öncesi ve birinci ayın sonu ile birinci ay ve ikinci ayın sonu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmemekle (p = 0,484) birlikte tedavi öncesi ile tedavinin bitimi yani ikinci ayın sonu karşılaştırıldığında burada istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bir fark olduğu görülmüştür. (p = 0,009) İz sürme A testi için hata durumu arasında anlamlı fark gözlenmiştir (p = 0,012). İz sürme B testi için ise hem tedavi öncesi ile dördüncü hafta sonundaki değerler, hem de dördüncü hafta ile sekizinci hafta arasındaki değerler istatistiksel olarak anlamlı şekilde farklı bulunmuştur. (p<0,001) Hata sayılarındaki değişim için de anlamlı bir ilişki görülmüştür. (p= 0,027) Sonuç: Çalışmamızda rTMS'nin MDB hastalarında etkili olduğu görülmüştür. Bu etki; nöroaktif steroidlerdeki değişime bağlanarak nöroendokrin etkiyle ilişkilendirilebileceği gibi rTMS tedavisiyle serum BDNF düzeyinin de istatistiksel olarak artması nörotrofin hipotezini de desteklemektedir. Diğer yandan TNF- α ve IL1β düzeylerindeki değişim mevcut antidepresan etkide immünolojik bir değişimin de katkısı olduğu şeklinde yorumlanabilir. Bununla birlikte mevcut biyobelirteçlerdeki değişimin bilişsel işlevlerle ilişkilendirilmesi rTMS'nin bilişsel fonksiyonlar üzerinde etkili olabileceğini daha geniş alanda ölçüm yapan bilişsel ölçeklerle benzer çalışmaların yapılmasının bu konunun netlik kazanmasına katkı sağlayacağı söylenebilir. Anahtar kelimeler: BDNF, Bilişsel İşlevler, IL-1ß, Nöroaktif Steroidler, rTMS, TNF- α