Donör alana trombositten zengin plazma infiltrasyonunun alınan yağ grefti eldesi üzerindeki etkisi / Effects of platelet-RİCH plasma infiltration to donor area on harvested fat grafts
Abstract
Giriş: Plastik cerrahide, yağ grefti uygulamaları sık yapılan işlemlerdendir. Mevcut yağ greftinin alıcı alandaki sağ kalım oranını arttırmak için yapılan çok sayıda çalışma vardır. Donör alandaki yağ dokusunun alımı öncesinde, bu bölgeden alınacak greftin sağ kalımını arttırmak için, donör alandaki yağ dokusunun biyolojik faktörlerle uyarılması ve ''priming'' sürecinden geçirilmesinin, literatürde yapılmamış olduğunu yaptığımız taramalarla saptadık. Çalışmamızda; sıçanlarda donör alana uygulanan trombositten zengin plazma infiltrasyonunun (TZP) alınan yağ grefti eldesi üzerinde oluşturduğu değişikliklerin ve yağ greftinin sağ kalımına etkisinin çeşitli parametreler kullanılarak ortaya konulması amaçlanmıştır Yöntem: Çalışmaya 30 adet, ağırlıkları 300-350 gr arasında değişen, erkek Sprague-Dawley tipi sıçanlar her grupta n6 sıçan olacak şekilde random olarak 4 gruba bölündü. 6 sıçan ise TZP hazırlamak için kullanıldı. Kontrol grubuna serum fizyolojik, çalışma grubuna ise TZP uygulaması yapıldı. Uygulama sonrası, kontrol ve TZP grubunun yarısı 1. haftada, diğer yarısı ise 2. haftada olmak üzere sol ingunal yağ yastıkçığından yağ grefti örnekleri alınarak sakrifiye edildi. Alınan yağ grefti örnekleri üzerinde, histolojik analiz (ışık mikroskopu ve immünohistokimyasal incelemede, yağ dokusu histolojik görünümü, inflamasyon durumu, fibrotik değişiklikler, damar sağlığı ve sayısı açısından) ve biyokimyasal analiz ile (IL-1β, IL-6, TNF-α, EGF, VEGF, CK18-M30, TAS ve TOS düzeylerinin ELISA kitleri ile ölçümü) değerlendirildi. İstatistiksel analizler için SPSS Windows Version 24.0 paket programında, Shaphiro- Wilk, Student t ve Mann Whitney U testi kullanıldı. p<0.05 istatistiksel olarak anlamlı olarak kabul edildi. Bulgular: Çalışmamızda IL-1β, IL-6, TNF-α gibi proinflamatuar belirteçlerin seviyeleri, TZP grubunda, 1. ve 2. haftada, kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde düşük saptandı (p<0.05). VEGF ve EGF seviyeleri, TZP grubunda, 1. ve 2. haftada, kontrol grubuna göre yüksek saptandı (p<0.05). CK18-M30 seviyeleri, TZP grubunda, 1. ve 2. haftada, kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde düşük saptandı (p<0.05). Kontrol grubunun TOS değerlerinin, TZP grubunda gözlenen değerlere kıyasla, 1. haftada, istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptandı (p=0,002). Fakat 2. hafta gözlenen TOS değerlerinin her iki grupta benzer olduğu saptandı (p=0,180). TZP grubunun TAS değerlerinin, kontrol grubunda gözlenen değerlere kıyasla, her iki haftada da istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptandı (p<0,05). Kontrol grubunun OSI değerlerinin TZP grubunda gözlenen değerlere kıyasla her iki haftada da istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptandı (p<0,05). Histolojik incelemelerde, 1. hafta TZP grubu yağ dokularına ait kesitlerinin kontrol grubuna göre daha fazla damar içerdiği görüldü. 1. hafta TZP grubu yağ dokularına ait kesitlerde, sağlam yağ dokusu alanlarının dışında, kontrol grubuna oranla, daha az dejenere olan yağ doku alanları ve çevresinde nekroze alanlar görüldü. İnflamasyon belirtisi olan, inflamatuvar hücre infiltrasyonu izlenmedi. Kontrol grubuna göre daha sınırlı ve daha az alanda fibrotik bağ dokusu görüldü. 2. hafta TZP grubu yağ dokularına ait kesitlerde, sağlam yağ dokusunun azaldığı ve nekroze doku alanlarının arttığı dikkati çekti. Fibrotik bağ dokusu olduğu izlendi, ancak 2. hafta kontrol grubu kadar belirgin bir artış yoktu. İnflamasyon belirtisi olan inflamatuvar hücre infiltrasyonu izlenmedi. Sonuç: Çalışmamızda; bakılan mevcut parametrelerden yola çıkarak elde edilen sonuçlara göre istatiksel açıdan TZP grubunda kontrol grubuna göre oksidatif strese daha dayanıklı, apoptozis oranı daha az, neovaskülarizasyon potansiyeli daha yüksek, inflamasyondan daha az etkilenen yağ hücrelerine ait bulgular ortaya çıkması ve özellikle 1. haftadaki değerlerin daha dramatik olması, bizleri ''delay'' süresi için 1 haftanın yeterli olacağı düşüncesine götürdü. Mevcut çalışmamızın ortaya koyduğu verilerin, yağ grefti uygulamalarında farklı bir bakış açısı kazandıracağını ve yağ greftinin sağ kalımı bakımından yeni çalışmaların kapılarını açacağını düşünmekteyiz.