Publication:
Kronik böbrek hastalığı tanılı farklı yaş gruplarındaki hastalarda volüm durumunun değerlendirilmesinde vücut kompozisyon analizinin değeri / Value of body composition analysis in assessing volume status in patients of different age groups with chronic kidney disease

Thumbnail Image

Organizational Units

Program

Institution Authors

Authors

DURNA, MERVE

Advisor

GÜRSU, MELTEM

Date

Language

Type

Publisher

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Abstract

Giriş ve Amaç: Kronik böbrek hastalığı (KBH), sağlık açısından etkileri olan ve 3 aydan uzun süren böbrek yapı veya işlevindeki bozulmayı ifade eder. KBH varlığında çeşitli mekanizmalar sonucunda aşırı sıvı yüklenmesi gerçekleşebilir. Biyoelektrik empedans analizinin, vücut kompozisyonunu değerlendirerek bireydeki su dağılımını doğru bir şekilde ölçtüğü bilinmektedir. Ancak şimdiye kadar böbrek yerine koyma tedavisi almayan genç ve yaşlı KBH hastaları arasında vücut kompozisyonu durumunun karşılaştırmalı analizi üzerine az sayıda araştırma yapılmıştır. Bu çalışma ile vücut kompozisyon analizinin farklı yaş gruplarına ait evre 3-5 KBH tanılı hastalarda geçerliliği araştırılarak hipervoleminin objektif olarak değerlendirilmesi ve non-invazif bir teşhis yöntemi olarak klinik uygulamada kullanılması hedeflenmektedir. Gereç ve Yöntemler: Nefroloji polikliniğine başvuran evre 3-5 KBH hastaları 65 yaş altı ve 65 yaş ve üzeri olarak iki gruba ayrıldı. Hastalara ait demografik veriler, hastalık geçmişi, KBH evresi, kullanılan ilaçlar, hipervolemiye yönelik semptom, fizik muayene bulguları kaydedildi. Aynı gün TANITA MC-780MA BEA cihazı ile vücut kompozisyon analizi yapıldı. ESS/TVS >0,40 olan hastalar "BEA ile hipervolemik" kabul edildi. Rutin böbrek fonksiyon tetkiklerinin yanı sıra serum BNP düzeyi ölçüldü. Hastaların fizik muayene ile belirlenen klinik hipervolemi durumu, serum BNP ölçümüyle belirlenen laboratuvar referans değerlerine göre hipervolemi durumu (BNP>80 ng/l) ve BEA sonucu tespit edilen hipervolemi durumu arasındaki korelasyon incelendi. Klinik hipervolemi ile ilişkili faktörlerin incelenmesi için lojistik regresyon analizi ve BNP değeri ile ilişkili faktörlerin incelenmesi için lineer regresyon analizi kullanıldı. p<0,05 değeri "istatistiksel olarak anlamlı" kabul edildi. Bulgular: 125 hasta çalışmaya dahil edildi. 65 yaş altı gruptaki hastaların 35'i (%58,3) kadın iken 65 yaş ve üzeri grupta 32 (%49,2) kadın hasta mevcuttu. 65 yaş altı grupta ortalama yaş 51,9±10,1; 65 yaş ve üzeri grupta ise 73,3±5,7 saptandı (p<0,001). Hastaların %66,4'ünde klinik hipervolemi, %48,8'inde laboratuvar hipervolemi, %93,6'sında BEA ile hipervolemi tespit edildi. 65 yaş altı hastalarda klinik bulgular referans olarak alındığında; BEA yönteminin hipervolemiyi göstermede %90,2 sensitivite ve %13,79 spesifiteye; laboratuvar bulguları referans alındığından ise %98,8 sensitivite ve %0 spesifiteye sahip olduğu görüldü. 65 yaş ve üzeri hastalarda klinik bulgular referans olarak alındığında; BEA yönteminin hipervolemiyi göstermede %86,36 sensitivite ve %10,53 spesifiteye; laboratuvar bulguları referans alındığından ise %97,44 sensitivite ve %0 spesifiteye sahip olduğu görüldü. Alt gruplar için BEA ile saptanan hipervoleminin tanısal gücü ROC analizi ile incelendiğinde ESS/TVS için anlamlı eşik değer belirlenemedi. Klinik bulgular referans olarak alındığında; laboratuvar yönteminin hipervolemiyi göstermede 65 yaş altı hastalarda %65,52 sensitivite ve %38,71 spesifiteye; 65 yaş ve üzeri hastalarda ise %46,15 sensitivite ve %61,54 spesifiteye sahip olduğu görüldü. Klinik hipervolemi ile ilişkili faktörler incelendiğinde tek değişkenli analizde; yaş, VKİ ve hipertansiyon varlığı ile klinik hipervolemi arasında anlamlı ilişki bulunduğu görüldü (sırasıyla; p=0,001, p=0,002 ve p=0,004). Bununla birlikte, çok değişkenli analizde, hipertansiyon varlığı ile klinik hipervolemi arasındaki ilişkinin kaybolduğu saptandı (p=0,100). BNP düzeyi ile ilişkili faktörler incelendiğinde tek ve çok değişkenli analizde, yaşın artmasının (p=0,002) ve hGFH değerinin azalmasının (p=0,001) BNP düzeyinde artış ile anlamlı olarak ilişkili olduğu saptandı. Lojistik regresyon analizinde, ESS/TVS değeri ile klinik hipervolemi varlığı arasında anlamlı ilişki bulunmadığı saptandı (p=0,364). Bununla birlikte, BNP düzeyi ile ilişkili faktörlerin saptanmasına yönelik yürütülen lineer regresyon analizinde ESS/TVS değeri (p=0,437) ve klinik hipervolemi varlığı (p=0,364) ile BNP değeri arasında anlamlı ilişki bulunmadığı görüldü. Sonuç: Yaş, VKİ ve hGFH gibi faktörler de göz önünde bulundurulduğunda ESS/TVS ve BNP değerlerinin her ikisinin hipervolemi varlığını öngörmede yetersiz olabileceği görüldü. Hastanın bir bütün olarak hem klinik hem laboratuvar hem de radyolojik yöntemleri kombine ederek değerlendirilmesi gereklidir.

Description

Introduction and Aim: Chronic kidney disease (CKD) refers to the abnormalities in kidney function or structure that has health effects and lasts longer than 3 months. In the presence of CKD, fluid overload may occur as a result of various mechanisms. It is known that bioelectrical impedance analysis accurately measures water distribution in the individual by evaluating body composition. However, few studies have been conducted on the comparative analysis of body composition status between young and elderly CKD patients who are not receiving renal replacement therapy. This study aims to investigate the validity of body composition analysis in patients with stage 3-5 CKD of different age groups, to objectively evaluate hypervolemia and to use it as a non-invasive diagnostic method in clinical practice. Materials and Methods: Stage 3-5 CKD patients who applied to the nephrology clinic were divided into two groups as under 65 years of age and aged 65 years and above. Demographic data, disease history, CKD stage, medications used, symptoms of hypervolemia, and physical examination findings of the patients were recorded. On the same day, body composition analysis was performed with the TANITA MC-780MA BIA device. Patients with ECW/TBW >0.40 were considered "hypervolemic with BIA". In addition to routine renal function tests, serum BNP levels were measured. The correlation between the clinical hypervolemia status determined by physical examination, hypervolemia status according to laboratory reference values determined by serum BNP measurement (BNP>80 ng/l) and hypervolemia status determined by BIA was examined. Logistic regression analysis was used to examine the factors associated with clinical hypervolemia, and linear regression analysis was used to examine the factors associated with BNP value. A p<0.05 value was considered "statistically significant". Results: 125 patients were included in the study. While 35 (58.3%) of the patients in the group under 65 years of age were female, there were 32 (49.2%) female patients in the group 65 years of age and over. The mean age was 51.9±10.1 in the group under 65 years of age and 73.3±5.7 in the group 65 years of age and over (p<0.001). Clinical hypervolemia was detected in 66.4% of the patients, laboratory hypervolemia in 48.8%, and hypervolemia with BIA in 93.6%. When clinical findings were taken as reference in patients under 65 years of age, it was found that the BIA method had 90.2% sensitivity and 13.79% specificity in demonstrating hypervolemia; when laboratory findings were taken as reference, it had 98.8% sensitivity and 0% specificity. When clinical findings were taken as reference in patients 65 years of age and over, it was observed that the BIA method had 86.36% sensitivity and 10.53% specificity in demonstrating hypervolemia; and 97.44% sensitivity and 0% specificity when laboratory findings were taken as reference. When the diagnostic power of hypervolemia detected by BIA for subgroups was examined with ROC analysis, no significant threshold value could be determined for ECW/TBW. When clinical findings were taken as reference, it was observed that the laboratory method had 65.52% sensitivity and 38.71% specificity in demonstrating hypervolemia in patients under 65 years of age; and 46.15% sensitivity and 61.54% specificity in patients 65 years of age and older. When the factors associated with clinical hypervolemia were examined, a significant relationship was observed between age, BMI, and presence of hypertension and clinical hypervolemia in univariate analysis (p=0.001, p=0.002, and p=0.004, respectively). However, in multivariate analysis, it was found that the relationship between the presence of hypertension and clinical hypervolemia disappeared (p=0.100). When the factors associated with BNP levels were examined, it was found that increasing age (p=0.002) and decreasing eGFR (p=0.001) were significantly associated with an increase in BNP levels in univariate and multivariate analysis. In logistic regression analysis, it was found that there was no significant relationship between ECW/TBW value and the presence of clinical hypervolemia (p=0.364). However, in the linear regression analysis conducted to determine the factors associated with BNP levels, it was seen that there was no significant relationship between ECW/TBW value (p=0.437) and the presence of clinical hypervolemia (p=0.364) and BNP value. Conclusion: When factors such as age, BMI and eGFR are taken into consideration, it was observed that both ECW/TBW and BNP values may be insufficient to predict the presence of hypervolemia. The patient should be evaluated as a whole by combining clinical, laboratory and radiological methods.

Source:

Keywords:

Citation

Endorsement

Review

Supplemented By

Referenced By

12

Views

11

Downloads


Sustainable Development Goals