Person:
ÖZDER, ACLAN

Loading...
Profile Picture
Status
Organizational Units
Organizational Unit
Job Title
First Name
ACLAN
Last Name
ÖZDER
Name
Email Address
Birth Date

Search Results

Now showing 1 - 6 of 6
No Thumbnail Available
PublicationMetadata only

Tip 2 Diyabetes Mellitus hastalarında 25-(OH) D vitamini düzeyi mikroalbüminüri ve diyabetin seyri ile ilişkili midir?

2022-10-13, Yüksel Salduz Z. İ., Özder A., YÜKSEL SALDUZ, ZEYNEB İREM, ÖZDER, ACLAN

SS-18 TIP 2 DIYABETES MELLITUS HASTALARINDA 25-(OH) D VITAMINI DÜZEYI MIKROALBÜMINÜRI VE DIYABETIN SEYRI ILE ILIŞKILI MIDIR? ZEYNEB İREM YÜKSEL SALDUZ, ACLAN ÖZDER BEZMIALEM TIP FAKÜLTESI AILE HEKIMLIĞI ANABILIM DALI Amaç: 25-(OH) D vitamini (VD) eksikliği birçok çalışmada Tip 2 Diyabetes Mellitusun (Tip 2 DM) ortaya çıkan komplikas yonları için önemli bir risk faktörü olarak tanımlanmıştır (1,2). Çalışmamızın amacı VD düzeyleri ile Tip 2 DM seyrinde ortaya çıkan albuminüri seviyesi arasındaki ilişkinin değerlendirilmesidir. Gereç-Yöntem: Çalışma kesitsel, tek merkezli, retrospektif olarak planlandı. Temmuz 2019-Aralık 2019 tarihleri arasında Bezmialem Tıp Fakültesi Hastanesi Aile Hekimliği polikliniğine ayaktan başvuran Tip 2 DM hastalarının sosyodemografik ve laboratuvar verileri elektronik hasta sisteminden tarandı. 148 hasta çalışmaya alındı. Hastalar VD düzeylerine göre ikiye ayrıldı. 25-(OH) D vitamini 20 ng/mL’ nin altında olanlar VD eksikliği olan grup; grup 1, 25-(OH) D vitamini 20 ng/mL’ nin üzerinde olanlar VD eksikliği olmayan grup; grup 2 olarak sınıflandırıldı. Hastaların Glukoz, Üre, Kreatinin, Kan üre azotu (BUN), Glomeruler filtrasyon hızı (GFR), Alanin aminotransferaz (ALT), Aspartat aminotransferaz (AST), LDL koles terol (LDL-C), HDL kolesterol (HDL-C), Trigliserid (TG), Total kolesterol, HbA1c ve hemogram parametre değerleri olarak Lökosit sayısı (WBC), Eritrosit sayısı (RBC), Trombosit sayısı (PLT), Hemoglobin (Hgb), Hematokrit (Hct), Nötrofil mutlak sayısı (Neut), Lenfosit mutlak sayısı (Lymph), Ortalama eritrosit hacmi (MCV), Ortalama trombosit hacmi (MPV), Vitamin B 12 (Vit B12), Ferritin, Tiroid stimülan hormon (TSH), 25-(OH) D vitamini, mikroalbüminüri düzeyi grup 1 ve grup 2 arasında karşılaştırıldı. Vitamin D seviyeleri ve albüminüri arasındaki ilişki incelendi. Bulgular: Çalışmaya 148 hasta dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 56,58±9,76 idi. 70 hasta erkek, 78 hasta kadındı. Tüm hastaların VD ortalaması 22,80±17,84 ve HbA1c ortalaması 7,56±1,65 bulundu. D vitamini 20 ng/mL’ nin altında 76, üzerinde 72 hastamız vardı. D vitamini 20 ng/mL’ nin altındaki grup 1 hastalarımızda; LDL-C, Total Kol, HbA1c, Lenfosit sayısı, mikroalbuminüri düzeyi anlamlı derecede yüksek bulundu. (p<0.05) (Tablo 1) Sonuç: Çalışmamızda D vitamini seviyesi düşük olan hastalarda mikroalbüminüri ve HbA1c düzeyi yüksek tespit edilmiş tir. Bu durum VD eksikliğinin Tip 2 DM hastalığının kontrolsüz seyrinde ve böbrek fonksiyon bozukluğunda etkili olduğunu düşündürtmektedir. Aile hekimliği kapsamında koruyucu hekimliğin önemi düşünüldüğünde VD desteği diyabetin kont rollü seyrinde ucuz ve etkili bir yöntem olarak gündemde olmalıdır. Kaynaklar 1. Kostoglou-Athanassiou, Ifigenia, et al. \"Vitamin D and glycemic control in diabetes mellitus type 2.\" Therapeutic ad vances in endocrinology and metabolism 4.4 (2013): 122-128. 2. Herrmann, Markus, et al. \"Serum 25-hydroxyvitamin D: a predictor of macrovascular and microvascular complicati ons in patients with type 2 diabetes.\" Diabetes care 38.3 (2015): 521-528. Anahtar Kelimeler:D vitamini, Mikroalbüminüri, Tip 2 diyabetes mellitus

No Thumbnail Available
PublicationMetadata only

Flurbiprofene bağlı tek taraflı perioküler kanama: Nadir bir ilaç yan etkisi

2019-10-01T00:00:00Z, Yüksel, Zeyneb İrem, Özder, Aclan, ÖZDER, ACLAN

Non-steroidal anti-inflamatuar ilaçlar birçok endikasyonda sıklıklakullanılmaktadır. Bu ilaçların nadir görülen yan etkileri debilinmelidir. Bu çalışmada 100 mg oral flurbiprofen alımındansonra gelişen tek taraflı perioküler kanama ile başvuran 50 yaşındabir kadın olguyu sunmayı amaçladık. Hastanın oftalmik muayenesindesaptanan perioküler kanamaya neden olabilecek olası tanılarıayırt edebilmek için bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonansgörüntüleme yapıldı. Hastada travma öyküsünün olmadığı ayrıntılıolarak sorgulandı. Görüntülemelerde sadece sol göz ve çevresindeyumuşak doku ödemi mevcuttu. Laboratuvar değerlerinden laktatdehidrogenaz ve c-reaktif proteinde hafif yükseklik dışında herhangibir anormal bulgu saptanmadı. Hastaya semptomatik olaraktedavi planlandı ve hastanın kontrol muayenesinde biyokimyasalve hematolojik parametreleri normal olarak tespit edildi. Periokülerkanama gerilemişti. Kanamalı cilt lezyonları flurbiprofenin nadirbir ilaç yan etkisi olarak akılda tutulmalıdır.Anahtar kelimeler: Flurbiprofen, periokular, kanama, yan etkiler

No Thumbnail Available
PublicationMetadata only

METABOLIC SYNDROME IN COLLECTION AND DISPOSAL OF SOLID WASTE SECTOR

2012-01-01T00:00:00Z, Eker, Hasan Huseyin, BAYRAKTARLI, Recep Yilmaz, Issever, Halim, Ulas, Tumer, Erelel, Mustafa, ESER, ALİ, OZDILLI, Kursat, Ozder, ACLAN, ESER, ALİ, ÖZDER, ACLAN

Objectives: This study aims to assess the frequency and factors relevant to metabolic syndrome in workers employed in the collection and disposal of solid waste sector. Materials and Methods: This cross-sectional study was conducted in the major solid waste collecting and disposal company named ISTAC AS (Istanbul Environmental Protection and Waste Processing Corporation) in Istanbul, Turkey. All 715 male employees of the company were included in the study without sampling. The study was completed with 619 subjects. Since it was a small group, female workers were not taken into account in the study. Metabolic syndrome frequency was investigated according to the NCEP-ATP III criteria including the levels of systolic and diastolic blood pressure, waist perimeter, HDL, triglyceride, fasting blood glucose values. Results: Metabolic syndrome was present in 40.9% of participating employees. Metabolic syndrome was more common in those working in the excavation field (54.0%), such as caterpillar operators (56.5%), and less common in employees working in administrative offices, such as office staff or managers, who were under 35 years old and who had been working for less than 10 years (p < 0.05). Employees working in work stations other than administrative offices had a 2.60 times higher risk compared to those working in administrative offices. Conclusions: Metabolic syndrome may be related to work station, job, age and period worked by the subjects.

No Thumbnail Available
PublicationMetadata only

Neutrophil lymphocyte ratio as useful predictive tool for glycaemic control in type 2 diabetes: Retrospective, single centre study in Turkey

2022-06-01T00:00:00Z, Yüksel Salduz, Zeyneb İrem, Özder, Aclan, YÜKSEL SALDUZ, ZEYNEB İREM, ÖZDER, ACLAN

Abstract Objective: To evaluate the inflammatory cells in the complete blood count test and their relationship with the glycaemic control in type 2 diabetes patients. Methods: The retrospective clinical study was conducted at the Department of Family Medicine, Bezmialem Vakif University, Istanbul, Turkey, from January 2015 to June 2016, and comprised adult type 2 diabetes patients- data, like complete blood count and biochemical parameters. The data was stratified according to glycated haemoglobin levels; <7% in group 1, and >7% in group 2. Data was analysed using SPSS 21. Results: Of the 320 subjects, 172(54%) were in group 1 and 148(46%) in group 2. Overall, there were 106(33%) male and 214(67%) female subjects. The mean age of the sample was 53.6±11.9 years. White blood cell count, neutrophil count and neutrophil-lymphocyte ratios were significantly higher in group 2. Red blood cell count, mean platelet volume, fasting blood glucose, triglyceride, alanine aminotransferase levels were also significantly higher in group 2 (p <0.05). Conclusion: Simple complete blood count test can be used as a cost-effective tool to monitor glycaemic regulation in type 2 diabetes patients. Keywords: Diabetes mellitus, Type 2, HbA1c, Neutrophil, Lymphocyte. (JPMA 72: 1097; 2022) DOI: https://doi.org/10.47391/JPMA.3205

No Thumbnail Available
PublicationMetadata only

Covid sonrası hastaların semptom ve laboratuvar bulgularının değerlendirilmesi; covid (-), yorgunluk (+)

2022-10-13, Yüksel Salduz Z. İ., Özder A., YÜKSEL SALDUZ, ZEYNEB İREM, ÖZDER, ACLAN

SS-08 COVID SONRASI HASTALARIN SEMPTOM VE LABORATUVAR BULGULARININ DEĞERLENDIRILMESI; COVID (-), YORGUNLUK (+) ZEYNEB İREM YÜKSEL SALDUZ, ACLAN ÖZDER BEZMIALEM TIP FAKÜLTESI AILE HEKIMLIĞI ANABILIM DALI Amaç: Covid-19 enfeksiyonu aktif hastalık seyrinde olduğu gibi iyileşme sonrası dönemde de birçok faklı klinik bulgu ve laboratuvar verisiyle karşımıza çıkmaktadır. Çalışmamızda, hastanemize Post Covid şikayetlerle başvuran hastaların semptom ve bulgularının analizi amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Çalışma kesitsel, tek merkezli, retrospektif olarak planlandı. Ocak-Mart 2022 tarihleri arasında Bezmi alem Tıp Fakültesi Aile Hekimliği polikliniğine başvuran; son üç ay içinde Covid + olduğu kanıtlanmış 32 hasta çalışmaya alındı. Hastaların sosyodemografik ve laboratuvar verileri, aşılanma durumları, ek hastalıkları, Covid sürecinde ilaç ku lanım öyküleri elektronik hasta sisteminden tarandı. Bulgular: Hastaların 18’i (%56,3) aşılı iken, 14’ü (%43,7) aşısızdı. Aşılıların 2’si (%6,3) bir, 9’u (%28,1) iki, 7’si (%21,9) üç aşı yaptırmıştı. Aşı tercihlerine bakıldığında 3 (%9,4) kişi Sinovac, 15 (%46,9) kişi Biontech, 1 (%3,1) kişi Turco vac aşısını yaptırmıştı. Hastaların 24’ü (%75) Covid esnasında ilaç almazken, 8’i (%25) ilaç desteği almıştı. İlaç kul lanım durumları değerlendirildiğinde; 4 (%12,5) hasta D vitamini, 3 (%9,4) hasta C vitamini, 2 (%6,3) hasta Selenyum, 2 (%6,3) hasta Antibiyotik, 1 (%3,1) hasta Asetil salisilik asit, 1 (%3,1) hasta Çinko, 1 (%3,1) hasta Demir tedavisi kul lanmıştı. Post Covid dönemde yorgunluk 30 (%93,8) hastayı etkileyen en önemli şikayet idi. Bunu 6 (%18,8) hasta ka rın ağrısı ile, 5 (%15,6) hasta miyalji ile, 5 (%15,6) hasta öksürük ile takip ediyordu. Bu süreçte 3’er hasta da (%9,4) terleme ve çarpıntı yakınmalarıyla başvurdu. Tansiyon yükselmesi ile başvuran 1 (%3,1), unutkanlık ile başvuran 1 (%3,1) ve tırnak kırılmaları ve saç dökülmesi ile başvuran 1 (%3,1) hastamız oldu. Hastaların ek hastalıkları sor gulandığında; 6 (%18,8) hastada Hipertansiyon, 1 (%3,1) hastada Diyabet, 1 (%3,1) hastada Hipotiroidi, 1 (%3,1) has tada Protein S eksikliği mevcuttu. Genel sosyodemografik ve laboratuvar verilerinin analizi Tablo 1’de verilmiştir. Hastalar gruplara ayrıldığında; Aşılaması olan gruptaki hastaların Covid sürecinde %38,8’i ilaç kullanmışken, aşılaması olamayan hastaların %7,1 ilaç kullanmıştı (p=0,04). Ek hastalığı olan gruptaki hastaların %28,6’sının D vitamini düşükken, ek hastalığı bulunmayan gruptaki hastaların %84’ünün D vitamini düşüktü (p=0,004). D vitamini düzeyi düşük (<20 ng/ml) gruptaki hastaların yaş ortalaması 35±14, D vitamini düzeyi normal (>20 ng/ml) gruptaki hastaların yaş ortalaması 46±10 idi (p=0,036). D vitamini düşük grupta miyalji şikayeti %95,6 oranında görülürken, D vitamini normal grupta bu oran % 55,5 idi (p=0,005). Sonuç: Covid-19 enfeksiyonu sonrası gerilemeyen yorgunluk halinin en sık şikayet olduğu akılda tutulmalıdır. Bu şikayeti destekleyen miyalji ile başvuran hastaların özellikle D vitamini düşük grupta kümelenmesi koruyucu hekimlikte D vita mininin önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Anahtar Kelimeler:Covid-19, Yorgunluk, D vitamini

No Thumbnail Available
PublicationMetadata only

The changes of oxidative stress markers and vitamin E in patients with diabetes using SGLT2 inhibitors

2023-01-01, Buyukaydin B., ÖZER Ö. F., ÖZDER A., YILDIZ C., BÜYÜKAYDIN, BANU, ÖZER, ÖMER FARUK, ÖZDER, ACLAN, YILDIZ, CANER

Objectives: This study aimed to research the diversities of vitamin E and oxidative stress parameters related to sodium-glucose transport protein 2 (SGLT2) inhibitor use by type 2 diabetes mellitus (T2DM) patients. Methods: This observational clinical study collected data from 67 T2DM patients (55.7±9.3 years, 46% female). Vitamin E, total oxidant status (TOS), total antioxidant status (TAS), total thiol, native thiol, myeloperoxidase, and catalase levels were evaluated. The TOS/TAS ratio was calculated as the oxidative stress index. Correlations of the parameters to each other and differences based on SGLT2 inhibitor use were recorded. Results: The mean hemoglobin A1c was 7.1 (5.5–13.1). SGLT2 inhibitors (all combinations) were used by 25 patients (37.3%). The mean level of vitamin E was 6 (3.6–9.8) mg/L. There was a positive correlation between vitamin E and low-density lipoprotein cholesterol (p<0.001). While there was no significant correlation between vitamin E and all included oxidative stress parameters, the level of vitamin E was statistically lower in patients using pioglitazone (p=0.036) and statins (p<0.001). In patients using SGLT2 inhibitors, fasting glucose, triglycerides, alanine aminotransferase, and the spot urine protein/creatinine ratio were significantly lower, and the mean TAS was higher (p<0.05). Conclusion: While no differences were observed in vitamin E and other oxidative parameters related to SGLT2 inhibitor use, the increase in TAS provides motivation for further research investigating the antioxidant properties of these inhibitors.