Türk toplumunda fasiyal doku kalınlığının bilgisayarlı tomografi yöntemi ile değerlendirilmesi / Evaluation of fasial tissue thickness with computerized tomography in Turkish population
Files
Date
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Abstract
Giriş: Adli bilimlerde yeniden yüzlendirme, yüzün tanınmasının imkânsız hale gelecek kadar zarar gördüğü ve klasik kimliklendirme yöntemleri ile kimliklendirilemeyen cesetlerde ya da uzun süredir kayıp kişilerin olası güncel yüz yapılarının oluşturulmasında kullanılmaktadır. Üç boyutlu yeniden yüzlendirmede amaç cinsiyet, yaş ve ırk gibi etkenler dikkate alınarak belirli anatomik alanlardaki fasiyal yumuşak doku kalınlık farklılıklarına göre yüz topografisinin oluşturulmasıdır. Yeniden yüzlendirmede, gerçek yüz görüntüsüne en yakın sonucun sunulabilmesi için fasiyal doku kalınlıklarının en uygun şekilde belirlenmiş olması beklenmektedir. Üstelik yapılan çalışmalarda, fasiyal doku kalınlıklarının ırklar arasında anlamlı derecede farklılıklar gösterdiği ortaya konulmuştur. Ancak bu yöntem çerçevesinde sonuç güvenilirliğini artıracak standart bir fasiyal doku kalınlığı cetveli bulunmamakta; dahası ülkemizde ve dünyada kullanılmakta olan yumuşak doku kalınlığı ölçüm noktaları tabloları çeşitli kısıtlılıklar taşımaktadır. Fasiyal doku kalınlığının ölçülmesinde günümüzde sefalogram, ultrasonografi, manyetik rezonans, bilgisayarlı tomografi teknikleri ile ölçüm yöntemleri daha yaygın hale gelmiştir. Bilgisayarlı tomografi ile fasiyal yumuşak doku kalınlığı ölçümü, ultrasonografi kadar kesin sonuçlar vermesi ve yüz görünümünün film üstüne aktarılabilmesi sonucu tekrar ölçümlerin mümkün olması nedeniyle güvenli bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Bu çalışmada, Türk toplumunun fasiyal yumuşak doku kalınlıkları açısından yüzdeki 20 anatomik referans noktasında bilgisayarlı tomografi yöntemi ile yumuşak doku kalınlığı ölçümleri ve birey özelliklerine göre analizler yapılarak ülkemizde yeniden yüzlendirme çalışmaları için sayısal veri havuzu ve cetvel oluşturulmasına katkı sağlamak amaçlanmıştır. Yöntem: 12/09/2017 tarih 16/231 sayılı Bezmialem Vakıf Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu onayının alınmış olmasının yanı sıra; bu çalışmanın retrospektif ve prospektif olarak gerçekleştirilen tüm prosedürlerinde, devamındaki geliştirici versiyonları ile birlikte 1964 Helsinki Deklarasyonu ilkelerine uygun hareket edildi. Örneklem grubu, 01/06/2017 ve 31/12/2018 tarihleri arasında Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Radyoloji Anabilim Dalında alt çeneyi de kapsayacak şekilde baş ve boyun bölgesi bilgisayarlı tomografisi çekilen hastalarla oluşturuldu. İlk aşamada, 401 olgu seçilerek bireysel özelliklerini detaylandırmak üzere telefon görüşmeleri yapıldı. 18 yaşından küçük 70 yaşından büyük, vücut kitle indeksi 20-25 aralığının dışında ve yüz dokusunda yapısal farklılığa neden olabilecek kronik hastalığı, travma-operasyon öyküsü olanlar örneklem grubundan çıkarıldı. Yaş gruplarının 18-29 arası, 30-39 arası, 40-49 arası, 50-59 arası ve 60-69 arası olacak şekilde eşit dağılımına dikkat edildi. Memleket kavramı net bir tanım olmadığından ve ırksal kökene dair tam bir sınıflama sağlamadığından, olguların sadece telefonla alınan bilgiler ışığında yedi coğrafi bölge baz alınarak sınıflaması yapıldı. Belirlenen dahil olma kriterlerine uyan 210 olguda (97 kadın, 113 erkek) 20 referans noktası (Supraglabella, Glabella, Nasion, Rhinion, Mid-philtrum, Supradentale, İnfradentale, Supramentale, Pogonion, Menton, Eminentia Frontalis, Margo Supraobitalis, Margo infraorbitalis, Orbitofrontalis lateralis, Arcus zygomaticus, Tuberculum supraglenoidale, Gonion, Supra M2, Curvatura occlusalis, Supra M2) esas alınarak, bilgisayarlı tomografi filmlerinin retrospektif olarak Synapse sistemi kullanımı ile fasiyal yumuşak doku kalınlığı ölçümleri yapıldı. Ölçümlerden elde edilen veriler 2013 Microsoft Office Excel programına kaydedildi. Kaydedilen değerlerin IBM SPSS 20.0 (Statistical Package for the Social Sciences, USA) programı kullanılarak analizleri yapıldı. Veri analizlerinde, tanımlayıcı istatistik uygulamaların yanı sıra Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis, Post-hoc testlerinden Dunn, non-parametrik korelasyon testleri ve Z testi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edildi. Bulgular: Cinsiyet değişkenine göre yapılan ölçümlerin karşılaştırılmasında 20 referans noktasının 17'si istatistiksel olarak anlamlı olmak üzere 18 noktada erkeklerdeki fasiyal yumuşak doku kalınlıklarının kadınlardan yüksek çıktığı, kalan iki noktada (Orbitofrontalis lateralis, Arcus zygomaticus) ise kadınlarda istatistiksel olarak anlamlı olmayan bir yükseklik olduğu görüldü. Yaş değişkenine göre yapılan değerlendirmede yaşla birlikte fasiyal doku kalınlıklarının kadınlarda sekiz, erkeklerde beş ölçüm noktasında birlikte arttığı, erkeklerde bir noktada yaşla birlikte azaldığı, bir noktada ise (Mid-philtrum) kadınlarda 18-29 ve 30-39 yaş grubu ile 60-69 yaş grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde yaşlanmayla birlikte azaldığı görüldü. Ayrıca, vücut kitle indeksi ile tüm referans nokta kalınlık değerlerinin pozitif korelasyon gösterdiği, en az korelasyon gösteren noktanın Mid-philtrum olduğu; memleket değişkenine göre gruplar arasında anlamlı farklılıkların olmadığı; bu çalışmada elde edilen ölçüm değerlerinin Türkiye'de yapılan diğer çalışmalarla, belirli referans noktalarında anlamlı farklar oluşmuş olsa da genel anlamda örtüştüğü; Brezilya, Tayvan ve beyaz Amerika toplumu ölçümleri ile yapılan karşılaştırmada, referans noktaların yarısından fazlasında anlamlı farklılıklar olduğu tespit edildi. Sonuç; Bu çalışmada, erkeklerde fasiyal yumuşak doku kalınlıklarının kadınlardan yüksek olduğu; yaşla birlikte fasiyal yumuşak doku kalınlığının topografik dağılımında değişiklikler oluştuğu, ortak artış gösteren referans nokta kalınlıklarının azlığı ve zayıf bir istatistik ilişki söz konusu olsa da, toplam ortalamanın yaşla birlikte doku kalınlıklarının artışı yönünde yorumlanabileceği; vücut kitle indeksi ile fasiyal yumuşak doku kalınlıklarının pozitif korelasyon içinde olduğu; ırkların fasiyal yumuşak doku kalınlığında farklılıklara neden olabileceği, istatistiksel olarak gösterilememiş olsa da coğrafi bölge farklılıklarının fasiyal yumuşak doku kalınlığını etkileyebileceği görülmüştür.