Person:
GÜNEŞ BAYIR, AYŞE

Loading...
Profile Picture

Status

Organizational Units

Job Title

First Name

AYŞE

Last Name

GÜNEŞ BAYIR

Name

Email Address

Birth Date

Search Results

Now showing 1 - 10 of 147
No Thumbnail Available
Publication

FODMAP ve Bazı Hastalıklarda FODMAP Diyet Uygulamaları

2024-03-01, Semiz D., Güneş Bayır A., GÜNEŞ BAYIR, AYŞE

Short-chain carbohydrates, called FODMAPs, are fermentable, oligosaccharides, disaccharides, monosaccharides and polyols and are found in most foods. Some individuals may experience gastrointestinal symptoms such as gas, diarrhea, abdominal bloating and cramping when consuming foods containing FODMAPs. In addition, this significantly reduces the quality of life of these individuals and a low FODMAP diet is offered to control these symptoms. The Low FODMAP diet is based on restricting the intake of highly osmotic short-chain carbohydrates that are not slowly absorbed or digested in the human small intestine. On the other hand, Low FODMAP diet planning is implemented in three phases: FODMAP restriction, FODMAP reintroduction and then individualized selective FODMAP according to patients\" tolerance. The Low FODMAP diet has been applied in other functional gastrointestinal disorders, such as irritable bowel syndrome, non-celiac gluten sensitivity, inflammatory bowel diseases, and other functional gastrointestinal disorders. Thus, there is a reduction in symptoms and an increase in the quality of life of individuals with these conditions. However, FODMAP restriction in the diet of individuals also has disadvantages. Since most of the FODMAP components are prebiotic, it may lead to a decrease in fiber intake in the diet and may have negative effects on the intestinal microbiota. A health professional should be involved in the implementation of a low FODMAP diet and follow-up of symptoms. In particular, dietitians should determine the FODMAP components to which the patient is exposed on a daily basis, test food tolerance, check for dietary dependence, provide patient-specific dietary instructions, and ensure maximum dietary diversity by offering alternatives to food sources. This review aims to examine FODMAP carbohydrates, explain the low FODMAP diet, and provide an update on the evidence for the effects of a low FODMAP diet.

No Thumbnail Available
Publication

Thymus vulgaris komponenti timol’ün sitotoksik ve apoptotik aktivitelerinin gastrik adenokarsinoma hücrelerinde araştırılması

2015-10-30T00:00:00Z, GÜNEŞ BAYIR, AYŞE, Kızıltan, Huriye Şenay, GÜLER, ERAY METİN, KARATAŞ, ERSİN, KOÇYİĞİT, ABDÜRRAHİM, GÜNEŞ BAYIR, AYŞE, GÜLER, ERAY METİN, KOÇYİĞİT, ABDÜRRAHİM

No Thumbnail Available
Publication

FATTY ACIDS AND HEALTH

2022-05-20T00:00:00Z, Dülger, Aybike Nur, Güneş Bayır, Ayşe, GÜNEŞ BAYIR, AYŞE

No Thumbnail Available
Publication

Nutritional Assessment and Use of Complementary and Alternative Medicine in Cancer Patients Treated with Radiotherapy and Chemotherapy

2019-06-01T00:00:00Z, Güneş Bayır, Ayşe, Güney, Merve, GÜNEŞ BAYIR, AYŞE

No Thumbnail Available
Publication

Evaluation of Some Physical and Chemical Parameters of Commercial Honey Samples from Istanbul Bazaars

2021-02-26T00:00:00Z, Selçuk, Tuğbanur, Köse, Nesrin, Güneş Bayır, Ayşe, Özkan, Bilge, Karakaş, İrem, Turgay, Feyzanur, Öztürk, Nezire, Sevinç, Tülay, BİLGİN, MEHMET GÜLTEKİN, GÜNEŞ BAYIR, AYŞE

No Thumbnail Available
Publication

Current Approaches to Eosinophilic Gastroenteritis and Its Nutritional Interventions

2021-06-01T00:00:00Z, GÜNEŞ BAYIR, AYŞE, Çelik, Meryem Beyza, GÜNEŞ BAYIR, AYŞE

No Thumbnail Available
Publication

DASH Diyetinin Kalp Sağlığı ve Genel Sağlık İçin Önemi

2024-06-01, Bilgin E. N., Güneş Bayır A., GÜNEŞ BAYIR, AYŞE

No Thumbnail Available
Publication

The comparison of nutritional and physical activity statuses in students of Audiology and Nutrition & Dietetics

2020-02-01T00:00:00Z, Güneş Bayır, Ayşe, Alban, Zeynep Hüdanur, GÜNEŞ BAYIR, AYŞE

No Thumbnail Available
Publication

The evaluation of cellular and humoral immunity characteristics in gastrointestinal and hepatocellular cancers

2014-06-25T00:00:00Z, TÜRKDOĞAN, MEHMET KÜRŞAT, KIZILTAN, HÜRİYE ŞENAY, GÜNEŞ BAYIR, AYŞE, KAYAR, YUSUF, ŞENTÜRK, HAKAN, İNCE, ALİ TÜZÜN, KOCAMAN, ORHAN, Danalıoğlu, Ahmed, KIZILTAN, HURİYE ŞENAY, GÜNEŞ BAYIR, AYŞE, ŞENTÜRK, HAKAN, İNCE, ALİ TÜZÜN

No Thumbnail Available
Publication

METABOLIC SYNDROME AND MICROBIOTA

2024-03-18, Şekerli Z., Güneş Bayır A., GÜNEŞ BAYIR, AYŞE

Metabolik sendrom; vücuttaki bir dizi risk faktörünün birleşimiyle ortaya çıkan karmaşık bir durumdur abdominal yağlanma, yüksek kan basıncı, insülin direnci ve dislipidemi gibi faktörlerin bir araya gelmesiyle tanımlanır. Son yıllarda, sindirim sistemindeki mikroorganizmaların (mikrobiyota) metabolik sendromun gelişimi üzerindeki etkileri üzerine yapılan araştırmalar önemli bir ilgi odağı haline gelmiştir. Metabolik sendromun patogenezi, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle karmaşık bir şekilde şekillenir. Özellikle, barsak mikrobiyotasının dengesizliği, metabolik sendromun oluşumunda potansiyel bir etken olarak öne çıkmaktadır. Mikrobiyotanın dengesizliği, barsak bariyerinde bozulmaya, düşük dereceli inflamasyona ve metabolik süreçlerde değişikliklere yol açarak insülin direnci gibi temel bileşenlerle ilişkilendirilmiştir. Bu alandaki araştırmalar, sağlıklı bir mikrobiyota profilinin metabolik sendrom riskini azaltabileceğini ve belirtilerini hafifletebileceğini öne sürmektedir. Bununla birlikte, spesifik mikrobiyota bileşenlerinin ve metabolik sendrom arasındaki korelasyonun tam olarak anlaşılması için daha fazla çalışma gerekmektedir. Mikrobiyota manipülasyonunun, metabolik sendromun önlenmesi ve tedavisinde potansiyel bir strateji olabileceği düşünülmektedir. Probiyotikler, prebiyotikler ve diyet değişiklikleri gibi yaklaşımlar, mikrobiyota sağlığını iyileştirmeye ve metabolik sendrom belirtilerini yönetmeye yönelik umut verici bulgular sunmaktadır. Sonuç olarak, metabolik sendrom ile mikrobiyota arasındaki ilişki karmaşıktır ve henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Ancak, bu alandaki araştırmaların ilerlemesi, metabolik sendromun önlenmesi ve tedavisinde yeni ve etkili stratejiler geliştirilmesine ışık tutabilir. Bu derleme, literatürden yararlanarak metabolik sendrom ile mikrobiyota arasındaki ilişkinin karmaşıklığını ve potansiyel tedavi yöntemlerini vurgulamayı amaçlarken detayları belirtmek yerine genel bir bakış sunarak, bu alandaki araştırmaların önemini vurgulamayı hedeflemektedir. Anahtar kelimeler: Mikrobiyota, Metabolik sendrom, Bağırsak mikrobiyotası, İnsülin direnci, Probiyotik