Person:
KIYAK, YASEMIN

Loading...
Profile Picture
Google ScholarScopusORCIDPublons
Status
Organizational Units
Job Title
First Name
YASEMIN
Last Name
KIYAK
Name
Email Address
Birth Date

Search Results

Now showing 1 - 5 of 5
  • PublicationMetadata only
    Online Exam Model In Physical Environment: Experience In A Nursing Department
    (2022-12-01) DAĞCI M.; KOYUNCUOĞLU E.; KIYAK Y.; ADIGÜZEL Y.; DEMİRCAN B.; ERDOĞAN Ö.; DOĞAN N.; ATEŞ N.; ÇAM F.; MEŞEDÜZÜ M.; et al.; DAĞCI, MAHMUT; KOYUNCUOĞLU, ELİF; KIYAK, YASEMIN; ADIGÜZEL, YASEMIN; DEMİRCAN, BURCU; ERDOĞAN, ÖZCAN; DOĞAN, NAREG; ATEŞ, NİMET
  • PublicationMetadata only
    OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU OLAN BİREYLERDE HEMŞİRELİK BAKIMI
    (2022-08-05) Çopur Ş.; Koçkesen B.; Geçgin T.; Taş K.; Kıyak Y.; Aştı T.; KIYAK, YASEMIN; AŞTI, TÜRKINAZ
    Özet: Otizm spektrum bozukluğu (OSB) tanım olarak çocukluk çağında belirti veren, ortaya çıkış nedeni tam olarak belli olmayan, nöro-gelişimsel bir hastalıktır1. OSB’nin etiyolojisi tam olarak açıklanamasa da son on yıla bakıldığında bu durumun genetik, çevresel, nöroanatomik, nörokimyasal ve nörofizyolojik birçok etkenden kaynaklı olabileceğine yönelik çalışmalar mevcuttur 1,2. OSB’nin bireyde tanı koyulabilmesi için Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından hazırlanan DSM-5 kriterleri kullanılmaktadır. DSM-5’e göre, otizm tanılamasında iki temel klinik özellik vardır. Bunlar toplumsal iletişim ve etkileşimde bozulma ile kısıtlı yineleyici davranışlardır. OSB’li bireyler; bilişsel, duyuşsal, davranışsal, iletişim ve sosyal etkileşim kurmada birçok sorun yaşamaktadır 1,2,3. OSB’li bireylerin tedavisinde ise bireye uygun bir eğitim planlanmasının yanı sıra çeşitli bilişsel ve davranışsal terapilerin uygulanması, hastalık sürecinin yönetilmesi bakımından önem taşımaktadır2,3. OSB erken çocuklukta görülen, kesin tedavisi olmayan bir bozukluk olmasına rağmen hastalığın erken dönemde saptanması birey için tedavideki başarı şansını arttırmaktadır. Son yıllarda OSB’nin tanısındaki artış, toplumda OSB’nin erken tanılama sürecinin başlatılmasında sağlık profesyonellerinin önemli rolü olduğunu göstermektedir2,3. Yaygın gelişimsel bozukluk olan OSB’nin erken çocukluk döneminde tanılanmasında ise hemşireler özellikle uygulayıcı, eğitici, rehberlik ve danışmanlık görevleri kapsamında anahtar bir role sahiptir3,4,5. Hemşireler bu rolleri doğrultusunda çocuk bakımında ve büyüme-gelişme izleminde yapacakları fiziki muayene ile OSB’nin erken tanılanmasında yardımcı olabilir, doğru iletişim tekniklerini kullanarak OSB’li bireyin bakımında etkin rol oynayabilir ve ebeveynlerin gelişimselbozukluklar konusunda bilgilendirilmesini sağlayarak, tedavi sürecinin daha etkin ve etkili yönetilmesine rehberlik edebilir4,5,6,7. Literatürde yapılan çalışmalar incelendiğinde; hemşirelerin OSB’li bireylerin tanılanmasında önemli bilgi birikimine sahip oldukları6 ve OSB hakkında eğitim alan hemşirelerin OSB’li bireylerin tanılanmasında bilgi düzeylerinin yüksek olduğu7 saptanmıştır. Sonuç olarak hemşireler, OSB’nin erken tanılanma ve müdahale süreçlerinde aracı ve önemli bir role sahiptir. Bu kapsamda hemşirelerin OSB’nin tespit edilmesinde gerekli bilgi, beceriye sahip olmaları, OSB’li bireyin büyüme-gelişiminde erken müdahalelerde bulunmaları, ebeveynleri desteklemeleri ve OSB’nin tedavi sürecinin yönetiminde diğer sağlık ekibi üyeleriyle iş birliği içerisinde olup çeşitli stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Otizm spektrum bozukluğu, hemşirelik bakımı, erken tanı, tedavi.
  • PublicationMetadata only
    KESİCİ-DELİCİ ALET YARALANMALARININ ÖNLENMESİNDE İNOVATİF ÜRÜNLERİN KULLANIMI
    (2022-08-05) Kıyak Y.; Kaya H.; KIYAK, YASEMIN
    Özet: Kesici-delici alet yaralanmaları (KDAY) sağlık çalışanları için önemli mortalite ve morbititeye neden olabilen hastane ortamında karşılaşılabilen en önemli tehlike ve risk faktörlerinden biridir. Kan yoluyla bulaşan birçok patojen, mesleki olarak KDAY’a maruz kalma yoluyla sağlık personeline bulaşabilir. Bu kan yoluyla bulaşan patojenler arasında hepatit B virüsü, hepatit C virüsü ve insan immün yetmezlik virüsü sağlık çalışanlarında KDAY’a bağlı bulaşma riski en yaygın olan ajanlardır. Sağlık çalışanları arasında kan yoluyla bulaşan patojenlerle karşılaşma olasılığı en yüksek olan meslek gruplarını ise sırasıyla hemşireler, hekimler, diş hekimleri ve yardımcı sağlık personeli oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), her yıl 2 milyon sağlık çalışanının KDAY yaşadığını tahmin etmektedir. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) verilerinde, sağlık çalışanlarında yaralanmalara neden olan kesici-delici tıbbi aletlerin; tek kullanımlık enjektörler, cerrahi iğneler, kelebek iğneler, damar içi kataterler ve ampul kırıklarından oluştuğu bildirilmektedir6 . KDAY meydana gelme durumlarının ise en sık kesici-delici aletin; kullanım sonrasında kapağının kapatılması ve imhası sırasında meydana geldiği raporlanmaktadır. Bu kapsamda, sağlık çalışanlarının KDAY’a maruz kalmalarını önlemek için CDC tarafından önerilen evrensel önlemlerin (el hijyeni, koruyucu ekipman kullanımı) yanı sıra yaralanmaları önlemek için geliştirilmiş inovatif tıbbi ürünlerin de kullanılması gerekmektedir. Literatürde KDAY’ı önlemeye yönelik geliştirilmiş inovatif tıbbi ürünler incelendiğinde; kullanım sonrasında kendiliğinden geri çekilebilen güvenlikli tıbbi aletler (enjektör, bistüriler, lansetler), iğnesiz damar içi sistemler, kör iğneler, sharpsmart, ampül açıcılar ve kesilmeye dayanıklı eldivenler yer almaktadır. Sohn ve ark ve Oranstein ve ark yaptıkları çalışmalarda güvenlikli enjektör kullanımının standart enjektörlere göre yaralanmaları büyük ölçüde azalttığını saptamıştır. Grimmond ve ark. ise kesici-delici tıbbi aletin imhası sırasında gerçekleşen yaralanmaların sharpsmart kullanımı sayesinde azaldığını belirlemiştir. Sonuç olarak sağlık çalışanları KDAY nedeniyle ciddi oranda risk altında kalmaktadır. Bu riskleri en aza indirgemek için isekurumların güncel, teknolojik ve etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış inovatif tıbbi ürünlerin teminini sağlaması ve sağlık çalışanlarını bu ürünlerin kullanılması konusunda bilgilendirmeleri gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Kesici-delici aletler, sağlık çalışanları, koruyucu önlemler, inovatif ürünler
  • PublicationMetadata only
    Hemşirelik Öğrencilerinin Merhamet Düzeylerinin Organ Bağışına Yönelik Tutumları ile İlişkisi
    (2022-10-24) Kıyak Y.; Köktürk Dalcalı B.; Erden Melikoğlu S.; KIYAK, YASEMIN
    Amaç: Organ bağışı ve nakil sürecinde sağlık ekibinin büyük bir gücü olan hemşirelerin önemli sorumlulukları vardır. Bu nedenle geleceğin hemşireleri olarak organ bağışı ve nakil sürecinde aktif rol alacak öğrencilerin organ bağışına yönelik tutumlarını, bilgisini ve organ bağışını etkileyen faktörleri belirlemek toplumun organ bağışı konusunda farkındalık kazanması açısından önem taşımaktadır. Organ bağışını olumlu olarak etkileyebilecek faktörlerden birinin de merhamet duygusu olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda araştırma, hemşirelik öğrencilerinin merhamet düzeylerinin organ bağışına yönelik tutumları ile ilişkisini belirlemek amacıyla gerçekleştirildi. Yöntem :Araştırma, tanımlayıcı ve ilişki arayıcı bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini, bir vakıf üniversitesinin 1. 2. 3. ve 4. sınıflarında öğrenim gören toplam 208 hemşirelik öğrencisi, örneklemini ise verilerin toplandığı tarihte devamsızlık yapmayan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 194 öğrencisi oluşturdu. Veriler, ‘‘Öğrenci Bilgi Formu’’ \"Merhamet Ölçeği\" ve ‘‘Organ Bağışı Tutum Ölçeği’’ kullanılarak yüz yüze toplandı. Verilerin istatistiksel analizleri için SPSS 21.0 programı kullanıldı. Veriler değerlendirilirken, tanımlayıcı istatistiksel testler, Student t testi, One Way Anova testi ve korelasyon analizi kullanıldı. Bulgular :Çalışmaya katılan öğrencilerin %90,2’si kadın, %32.0’si 2. sınıf öğrencisidir. Öğrencilerin %57,2’sinin organ bağışında bulunmayı düşünmediği ve %96,4’ünün kendini merhametli biri olarak tanımladığı saptandı. Öğrencilerin Merhamet ölçeğinden aldıkları toplam puan ortalaması 100.40±12,64 olarak bulundu. Organ Bağışı Tutum ölçeğinden aldıkları toplam pozitif puan ortalaması 98,35±16,30, toplam negatif puan ortalaması ise 58,45±18,88 olarak saptandı. Öğrencilerin cinsiyet (p=0,008) ve sınıf (p=0.025) değişkenlerine göre merhamet düzeylerinde anlamlı farklılık olduğu görüldü. Öğrencilerin merhamet düzeyleri ile organ bağışına yönelik pozitif tutumları arasında zayıf düzeyde pozitif yönde anlamlı ilişki (r=0.378, p=0.000), organ bağışına yönelik negatif tutumları arasında ise zayıf düzeyde negatif yönde anlamlı ilişki (r=:-0.356, p=0.000) saptandı. Sonuç ve Öneriler: Hemşirelik öğrencilerinin merhamet düzeylerinin yüksek, organ bağışına yönelik tutumlarının ise olumlu olduğu belirlendi. Kadın öğrencilerin merhamet düzeylerinin erkek öğrencilerden yüksek olduğu ve 3.sınıf öğrencilerinin diğer sınıflardaki öğrencilere göre daha yüksek merhamet düzeyine sahip olduğu görüldü. Öğrencilerin merhamet düzeyleri ile organ bağışına yönelik tutumları arasında anlamlı ilişki saptandı. Toplumsal farkındalığın arttırılmasında önemli rol oynayan geleceğin sağlık profesyonelleri olarak hemşirelik öğrencilerinin merhamet düzeylerini ve organ bağışı konusunda pozitif tutumunu geliştirmeye yönelik eğitimlerin planlanması, bu gelişimi destekleyecek farklı öğretim yöntemlerinin kullanılması ve uygulama alanlarının oluşturulması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Hemşirelik öğrencisi, merhamet, organ bağışı, tutum
  • PublicationMetadata only
    Türkiye’de 2018 – 2023 Yılları Arasında Hemşirelik Araştırmalarında Transteoretik Model Kullanımı: Sistematik Derleme
    (2023-11-02) Adıgüzel Y.; Kıyak Y.; Dost A.; ADIGÜZEL, YASEMIN; KIYAK, YASEMIN; DOST, AYŞE