Person:
YARDIMCI, ERKAN

Loading...
Profile Picture
Status
Kurumdan Ayrılmıştır
Organizational Units
Job Title
First Name
ERKAN
Last Name
YARDIMCI
Name
Email Address
Birth Date

Search Results

Now showing 1 - 6 of 6
  • PublicationMetadata only
    Adölesan Çağı Obezitesinde Uyguladığımız Bariatrik Cerrahi Ameliyatlarının Sonuçları
    (2021-11-01T00:00:00Z) Yapalak, Yunus; Ayan, Furkan; İskurt, Yiğit; Coşkun, Halil; Yardımcı, Erkan; AYAN, FURKAN; İSKURT, YİĞİT; COŞKUN, HALIL; YARDIMCI, ERKAN
    AMAÇ: Çocukluk çağı morbid obezitesi özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde son iki dekatta iki kat artış göstermiş olup tedavide bariatrik cerrahi etkili bir yöntem olarak uygulanmaktadır (1). Laparoskopik sleeve gastrektomi (LSG) günümüzde en sık uygulanan bariatrik cerrahi yöntemidir (1,2). Adölesan çağı obezitesinin tedavi yönetimi multidisipliner yaklaşım gerektirmektedir (3). Çalışmamızda, adölesan çağı obezitesinde uyguladığımız bariatrik cerrahi sonuçlarımızı göstermeyi amaçladık. YÖNTEM: Retrospektif olarak 2018-2021 yılları arasında Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’na bariatrik ve metabolik cerrahi uygulanan 634 hastadan; adölesan çağında (≤18 yaş) morbid obezite nedeniyle (VKİ≥40kg/m2), çocuk endokrinoloji ve çocuk psikiyatristi tarafından yönlendirilen ve LSG uygulanan 32 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik verileri (yaş, cins, ek hastalık, vücut kitle indeksi (VKİ), komorbid hastalıkları, ilaç kullanım öyküsü) incelendi. Postoperatif dönemde komplikasyon, fazla kilo kaybı oranları, komorbid hastalıkların remisyon durumu değerlendirildi. BULGULAR: Çalışmadaki toplam 32 hastanın ortalama yaşı 16,1±1,07 yıl idi. Hastaların 24’ü (%75) kız ve 8’i (%25) erkek idi. Preoperatif ortalama VKİ 47,4±7,56 kg/m2 idi. Hastaların 22’sinde (%66,6) tip 2 diyabet, 7’sinde (%21,8) hipertansiyon ve 4’ünde (%12,5) obstrüktif uyku apne sendromu vardı. Tüm hastalara LSG uygulandı. Ortalama ameliyat süresi 71,2±17,3 dakika ve yatış süresi 4,3±0,7 gün idi. Peroperatif ve postoperatif herhangi bir komplikasyon izlenmedi. Mortalite izlenmedi. Postoperatif takiplerinde ortalama % EWL değerleri 3.ayda %27,7, 6.ayda %48,05 ve 12.ayda %72,1 idi. Komorbid hastalıklardaki remisyon oranların tip 2 diyabet için %86,3, hipertansiyon için %71,4 ve obstrüktif uyku apne sendromu için %100 olarak saptandı. SONUÇ: Adölesan çağı obezitesinde endikasyona uygun olarak seçilmiş hastalarda LSG tekniği güvenli ve etkili bir tedavi yöntemidir. Anahtar Kelimeler: Adölesan, Obezite, Sleve Gastrektomi
  • PublicationMetadata only
    İleri Yaş Obez Bireylerde (60≥Yaş) Sleeve Gastrektomi ve Gastrik By-Pass Ameliyat Yöntemlerinin Sonuçlarının Karşılaştırılması
    (2021-11-01T00:00:00Z) İskurt, Yiğit; Ayan, Furkan; Yapalak, Yunus; Coşkun, Halil; Yardımcı, Erkan; İSKURT, YİĞİT; AYAN, FURKAN; COŞKUN, HALIL; YARDIMCI, ERKAN
    AMAÇ: Günümüzde obezite yaşlı popülasyonda da (≥60 yaş) artan bir sorun haline gelmiştir (1,2). Yeni metaanalizlere göre yaşlı popülasyonun obezite tedavisinde önceki yılların aksine genç popülasyonla karşılaştırıldığında; kabul edilebilir komorbidite (%2,545,84) ve mortalite (%0,14-0,89) oranları ile uygulanabilirliği desteklenmiştir (1). Literatürde yaşlıların obezite cerrahisinde sleeve gastrektomi veya gastrik bypass tekniklerinden hangisinin tercih edilmesi gerektiği ile ilgili tartışmalar devam etmektedir (3,4). Çalışmamızda yaşlı popülasyonda uyguladığımız laparoskopik sleeve gastrektomi (LSG) ve laparoskopik tek anastomozlu gastrik by-pass (LTAGB) tekniklerinin sonuçlarını karşılaştırmayı amaçladık. YÖNTEM: Retrospektif kohort olarak tasarlanan çalışmada; 2018-2021 yılları arasında Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda bariatrik ve metabolik cerrahi uygulanan 634 hastadan; 60 yaş ve üzerinde obezite ve/veya ilişkili hastalıklar nedeniyle başvuran (VKİ≥ 40kg/m2 veya VKİ≥35 kg/m2 olup obezite ile ilişkili hastalıkları olanlar) 25 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalara LSG (grup-1) ve LTAGB (grup-2) teknikleri uygulandı. Revizyon cerrahisi olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastaların yaş, cins, ek hastalık, beden kitle indeksi, komorbid hastalıkları, ilaç kullanım öyküsü gibi demografik bulguları kaydedildi. Postoperatif dönemde erken dönem komplikasyonları, yeniden yatış oranları, komorbid hastalıkların remisyon durumları ve fazla kilo kaybı oranları (%EWL) değerlendirildi ve karşılaştırıldı. BULGULAR: Çalışmaya 25 hasta (grup-1: n:17, grup-2: n:8) dahil edildi. Hastaların 16’sı (%64) kadın ve 9’u (%36) erkek, ortalama yaşı 64,8±4,7 yıl idi. Preoperatif ortalama vücut kitle indeksi (VKİ) 48,4±10,24 kg/m2 idi. Hastaların 24’ünde (%96) obezite ile ilişkili komorbid hastalık (Tip 2 diyabet 19 kişide (%76), hipertansiyon 18 kişide (%72), obstrüktif uyku apne sendromu 9 kişide (%36), hiperlipidemi 13 kişide (%52)) mevcut idi. Ameliyat süresi grup-1 de istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde daha kısa bulundu (Grup-1:82,3±8,5 dk, Grup-2: 110,9±10 dk, p<0,001). Tüm ameliyatlar laparoskopik olarak tamamlandı ve postoperatif erken dönemde herhangi bir komplikasyon izlenmedi. Mortalite görülmedi. Gruplar arasında hastaneye tekrar yatışlar arasında herhangi bir fark izlenmedi. Yatış süresi tüm hastalar için ortalama 5,4±2,6 gün idi ve gruplar arası karşılaştırmada istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (Grup-1: 4,5±1 gün, Grup-2: 6,38±3,8 gün, p=0,007). Ortalama takip süresi grup-1’de 20±5,21 ay, grup-2’de 14±2,96 ay olup gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p=0,788). 1. yıl sonundaki %EWL değişimleri grup-1 de %64,6 (p<0,001), grup-2 de %73,5 (p<0,001), olup gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p=0,408). Tip 2 diyabeti olan hastalardaki preoperatif ve postoperatif 1. yıldaki HbA1c düzeyleri karşılaştırıldığında grup-1’de %7,13±1,24’ten %5,42±1,20’ye gerilediği (p=0,002), grup-2’de ise %8,38±1,38’den %5,24±0,91’e gerilediği (p=0,018) bulundu ve gruplar arasında HbA1c değişimleri istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0,022). SONUÇ: İleri yaşta (≥60 yaş) bariatrik cerrahi obezitenin tedavisinde güvenli ve etkili bir tedavi yöntemidir. Özellikle ağır diyabetik hastalarda LTAGB yöntemi LSG’ye göre daha çok tercih edilebilir. Daha geniş hasta gruplarının olduğu ve daha uzun takip süresi olan çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: Yaşlı hasta, Sleve Gastrektomi, Tek Anastomozlu Gastrik By-Pass
  • PublicationMetadata only
    Effect of probiotic supplementation after laparoscopic sleeve gastrectomy on constipation and gastrointestinal quality of life
    (2021-12-01T00:00:00Z) Yıldız, Nida; Baş, Murat; Coşkun, Halil; Batar, Nazlı; Yardımcı, Erkan; COŞKUN, HALIL; YARDIMCI, ERKAN
    Aim: In this study, we aimed to investigate the early effect of probiotic supplementation after Laparoscopic Sleeve Gastrectomy (LSG) on constipation and gastrointestinal quality of life compared to control group. Methods: This study was a prospective, randomized clinical trial. Participants were recruited to Bariatriklab Obesity and Metabolic Surgery Center for LSG. All patients were divided into 2 groups as probiotic and control by using simple randomization. The probiotic group consumed Bifidobacterium animalis lactis BB-12 strain as a probiotic supplement during 6 weeks after LSG. Gastrointestinal Symptom Rating Scale (GSRS), Constipation Severity Instrument (CSI), Patient Assessment of Constipation Quality of Life Scale (PAC-QOL), Bristol Stool Form Scale (BSFS), Gastrointestinal Quality of Life Index (GIQLI) of the patients were recorded before LSG and at the 2nd, 4th, 6th weeks after LSG. Results: The probiotic group had an average age of 37.00±8.92 years (18 female, 12 male), the control group had an average age of 41.03±11.29 years (23 female, 7 male). CSI (16.50 ± 14.76 vs. 31.37 ± 15.34), PAC-QOL (58.53 ± 12.59 vs 72.30 ± 19.70), GSRS (26.83 ± 9.14 vs. 37.93 ± 16.59) and total score mean were lower compared to the control group, GIQLI total score average (147.50 ± 11.79 vs 136.87 ± 18.98) was found higher (p <0.05) in probiotic group. Conclusions: Probiotic supplementationimproved the constipation and gastrointestinal quality of life in the early post LSG-period in the brobiotic group compared to the control group.
  • PublicationMetadata only
    Bariatrik Cerrahinin Morbid Obezite ile Komorbid Hastalıkların Tedavisi Üzerine Olan Etkinliği
    (2020-01-02T00:00:00Z) Yardımcı, Erkan; YARDIMCI, ERKAN
    Amaç: Çalışmamızda bariatrik cerrahinin obezite ve ilişkili komorbid hastalığı olan bireylerdeki kilo kaybısonuçlarının yanında Tip2 diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi ve uyku apne sendromu üzerine olan etkinliğinideğerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Ocak 2018 ile Eylül 2019 tarihleri arasında BezmialemVakıf Üniversitesi Genel Cerrahi Bölümü’nde bariatrik cerrahi geçiren ve düzenli takipleri yapılan hastalarınverileri retrospektif olarak incelendi ve analiz edildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 260 olgunun 198’i(%76,2) kadın, ortalama yaş 38,6±12 yıl, ortalama beden kitle indeksi (BKI) 44,6±7,7 kg/m2 ve ortalama takipsüresi 11±3.6 ay idi. Tip2 diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi ve uyku apne sendromu olan olguların sayısısırasıyla 84, 68, 67 ve 18 idi. Tip2 diyabeti olan olguların preoperatif glukoz ve Hemoglobin A1c (HbA1c)değerleri ortalaması sırasıyla 140,2±60,9 mg/dl ve 6,7±2,6% olup, postoperatif 6,12 ve 18. aylardaki ortalamaglukoz değerleri sırasıyla 101±31, 101,2±56 ve 96,2±21,4 mg/dl idi. Postoperatif 6,12 ve 18. aylardaki ortalamaHbA1c değerleri sırasıyla 5,6±1,0, 6,4±6,5 ve 5,8±1,1% idi. Preoperatif ve postoperatif 12. ayda ortalamaglukoz ve HbA1c değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edildi (p<0,001). Hiperlipidemisiolan olguların preoperatif ve postoperatif 12. ayda ortalama trigliserid değerleri sırasıyla 210,5±91,3 mg/dl ve129,3±67,1 mg/dl olup bu değerler arasında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edildi (p<0,001). 68 hipertansif(%80.9) ve 18 uyku apne sendromu (%100) olan olguda tam remisyon elde edildi. Postoperatif 1. yıldaortalama BKI değeri (32 ± 5.2 kg/m2 ) başlangıca göre anlamlı düşüktü (p<0.001). Sonuç: Bariatrik cerrahiameliyatları; uygun endikasyonlarda ve operasyon sonrası düzenli takipleri yapılan hastalarda, etkili kilo kaybınınyanısıra obezite ile ilişkili komorbid hastalıkların tedavisinde de yüz güldürücü sonuçlara sahiptir.
  • PublicationMetadata only
    Sfinkter Koruyucu İntersfinkterik Fistül Trakt Ligasyonu (LIFT) ile Standard Fistülotomi Yöntemlerinin Perianal Fistül Tedavisindeki Etkinliğinin Karşılaştırılması: Prospektif Karşılaştırmalı Çalışma
    (2020-03-07T00:00:00Z) Yardımcı, Erkan; YARDIMCI, ERKAN
    Amaç : Çalışmamızda intersfinterik fistül trakt ligasyonu (LIFT) ile fistülotomi yöntemlerininperianal fistül tedavisindeki postoperatif sonuçlarının karşılaştırılması amaçlandı.Yöntem : Aralık 2012 ile Nisan 2016 yılları arasında Bezmialem Vakıf Üniversitesi TıpFakültesi Hastanesi Genel Cerrahi bölümüne başvuran, intersfinkterik veya alçaktranssfinkterik perianal fistül tanısıyla operasyon planlanan 42 hasta,https://www.randomizer.org internet adresinde başvuru sıralarına göre LIFT (grup-1) vefistülotomi (grup-2) uygulanacak gruplar olarak rastgele ikiye ayrıldı. Fistül tipininbelirlenmesinde preoperatif rektal endosonografi (R-EUS) ve/veya manyetik rezonans (MR)görüntüleme yöntemleri ile fizik muayene bulguları kullanıldı. Hastalara preoperatif dönemdeve postoperatif üçüncü aylarında anorektal manometri yapılarak sfinkterlerin maksimumsıkma basıncı (MSP) ve maksimum istirahat basınçları (MİP) bakıldı. Preoperatif vepostoperatif üçüncü aylarında Wexner klinik skorlaması yapılarak anal inkontinans durumlarıdeğerlendirildi ve gruplar arasında karşılaştırıldı. Hastaların postoperatif ikinci aylarına kadarhaftalık ve sonrasında üç ayda bir perianal muayeneleri yapılarak postoperatif iyileşmezamanı, yara yeri enfeksiyonu ve rekürrensler değerlendirildi ve gruplar arasındakarşılaştırıldı.Bulgular : İntersfinkterik (n=32) veya alçak transsfinkterik (n=10) perianal fistülü olanhastalar randomize edilerek 2 gruba ayrıldı. 42 hastanın 25’i (%57.1) erkek ve ortalama yaş43.8±9.9 yıl idi. İntraoperatif herhangi bir komplikasyon tespit edilmedi. Yara yeri enfeksiyonugrup-1’de %14.2 (n=3) iken, grup-2’de %9.5 (n=2) idi. İyileşme zamanı grup-1’de daha kısaidi (26.5±3.35 vs. 15.0 ±1.24 gün, p <0.001). Grup-1’de herhangi bir inkontinans tespitedilmedi ancak fistülotomi uygulanan 3 hastada anal inkontinans (%4.7) ve geçici gazinkontinans (%9.5) tespit edildi. Preoperatif ve postoperatif dönemki Wexner skorlarındakiartış grup-2’de anlamlı olarak yüksek bulundu (0.81±1.07 vs. 0.20±0.50, p=0.035).Fistülotomi ve LIFT gruplarında sırasıyla; preoperatif ortalama MİP 65 mmHg (aralık, 41-85mmHg) ve 71 mmHg (aralık, 43-112 mmHg), postoperatif ortalama MİP 81 mmHg (aralık, 13-178 mmHg) ve 80 mmHg (aralık, 6-174 mmHg), preoperatif ortalama MSP 58 mmHg (aralık,25-86 mmHg) ve 66 mmHg (aralık, 35-99 mmHg), postoperatif ortalama MSP 63 mmHg(aralık, 9-174 mmHg) ve 63 mmHg (aralık, 8-179 mmHg) idi. Preoperatif ve postoperatif analmanometri sonuçlarında ortalama MİP ve MSP arasında istatistiksel olarak anlamlı fark tespitedilmedi (p>0.05). Grup-1 ve grup-2’deki rekürrens oranları sırasıyla %14.2 (n=3) ve %4.7(n=1) idi.Sonuç : LIFT, standart fistülotomiye benzer nüks ve komplikasyon oranları ile intersfinkterikve alçak transsfinkterik perianal fistül tedavisinde etkili ve güvenilir bir tedavi seçeneği olarakuygulanabilir.Anahtar Kelimeler: Anal fistül, Anal inkontinans, Fistülotomi, LIFT
  • PublicationMetadata only
    Bariatrik cerrahide rutin intraoperatif ve postoperatif kaçak testlerine ihtiyaç var mı?
    (2020-03-01T00:00:00Z) Yardımcı, Erkan; YARDIMCI, ERKAN
    Amaç: Primer ve revizyonel bariatrik cerrahide kaçak tanısı için uygulanan intraoperatif metilen mavisi testi ile postoperatif üst gastrointestinal sistem kontrastlı grafilerin etkinliklerini ve sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık.Yöntemler: Primer ve revizyonel cerrahi uygulanan, kaçak tespiti için rutin olarak intraoperatif metilen mavisi testi ile postoperatif üst gastrointestinal kontrastlı grafi yapılan 287 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri, komorbid hastalıkları, hastanede yatış süresi, ameliyat süresi, intraoperatif ve postoperatif komplikasyonlar retrospektif olarak incelendi.Bulgular: Çalışmamızdaki 287 hastanın 256’sına (%89,1) primer cerrahi uygulandı ve hastaların 221’i (%75,7) kadın, ortalama yaş38.4±11.9yıl ve ortalama beden kitle indeksi 44.3±7.6 kg /m2idi. Daha önce abdominal cerrahi geçiren ve komorbid hastalığı olan hasta sayıları sırasıyla 108(%37,6) ve 149 (%51,9) idi.Bir (% 0,3) tek-anastomozlu gastrik bypass olgusunda metilen mavisi testinde kaçak tespit edildi. Revizyon cerrahisi uygulanan 1 (%3,2) olguda, metilen mavisi testinde kaçak tespit edilmeyip, postoperatif 1. gün klinik bulgulara göre kaçak tespit edildi. Postoperatif kontrastlı grafi sonuçlarında hiçbir hastada kaçak tespit edilmedi. Primer ve revizyonel cerrahi uygulanan olgular arasında görülen kaçaklarda istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilmedi (p=0,230). Mortalite yok idi.Sonuç: Primer ve revizyonel bariatrik cerrahide postoperatif gastrointestinal kontrast çalışmalarının kullanılmasına gerek olmayabilir, ancak kaçak tespitindeki pozitif sonuçları nedeniyle intraoperatif metilen mavisi testinin rutin olarak uygulanması düşünülebilir