Goal:
04 - Nitelikli Eğitim

Loading...
Project Logo

Description

Nitelikli Eğitim Kapsayıcı ve hakkaniyete dayanan nitelikli eğitimi sağlamak ve herkes için yaşam boyu öğrenim fırsatlarını teşvik etmek. Herkes için kapsayıcı ve nitelikli eğitimin başarılması, eğitimin sürdürülebilir kalkınma için en güçlü ve denenmiş araçlardan biri olduğuna dair inancı yeniden vurguluyor. Bu hedef, 2030 yılına kadar tüm kız ve erkek çocuklarının ücretsiz ilköğretim ve ortaöğretimi tamamlamasını sağlayacaktır. Ayrıca, uygun maliyetli mesleki eğitime eşit erişim sağlamayı, cinsiyet ve varlık eşitsizliklerini ortadan kaldırmayı, nitelikli yükseköğretime herkesin erişmesini sağlamayı da hedefliyor.

Publication Search Results

Now showing 1 - 10 of 28
  • Publication
    Relationship between emotional intelligence and disaster response self-efficacy: A comparative study in nurses
    (2023-08-01) Kuday A. D.; Erdoğan Ö.; ERDOĞAN, ÖZCAN
    Background: Nurses who constitute an important part of the health system play a critical role in all stages of disaster management, especially in providing care for disaster victims. It is essential for nurses to have adequate education and qualifications to reduce disaster-related mortality and morbidity rates in the community. The qualifications of nurses depend not only on their knowledge and skills but also on their emotional abilities such as empathy and stress management. Emotions can impact individuals' levels of self-efficacy in disaster response, and it may help explain the differences in self-efficacy among nurses. Objective: This study aimed to investigate the relationship between emotional intelligence and disaster response self-efficacy, and compare the scores between hospital nurses and National Medical Rescue Team nurses. Design: A cross-sectional design. Settings: This research was conducted at Bezmialem Foundation University Hospital and National Medical Rescue Team in Istanbul, Turkey. Participants: This study included 565 nurses from two different institutions. Methods: A survey consisting of the Demographic Information Form, the Modified Schutte Emotional Intelligence Scale, and the Disaster Response Self-Efficacy Scale was administered to the nurses. The data collected from March to April of 2022 was analyzed using SPSS 25.0 program. The differences and relationships among variables were determined by using Chi-square tests, student's t-tests, Pearson correlation, and linear regression analyses. Results: Of the 565 participants, 219 (38.8%) were hospital nurses and 346 (61.2%) were NMRT nurses. NMRT nurses scored significantly higher in emotional intelligence (131.45 ± 6.15 versus 129.75 ± 6.01) and disaster response self-efficacy (80.71 ± 11.38 versus 77.77 ± 11.33) than hospital nurses (p < 0.05). In addition, emotional intelligence was found to be significantly and positively correlated to disaster response self-efficacy (r = 0.885, p < 0.05). Conclusions: The emotional intelligence and disaster response self-efficacy were positively correlated, and both levels of NMRT nurses higher than hospital nurses. These findings suggest that healthcare organizations should take the emotional intelligence of nurses as an important means to improve their disaster response selfefficacy. It can improve the quality of disaster response to obtain well self-efficacy by developing the emotional intelligence of nurses.
  • Publication
    Cross - cultural adaptation and preliminary validation of the Turkish version of the Early Childhood Oral Health Impact Scale among 5-6-year-old children
    (2011-12-22) Peker, Kadriye; Uysal, Omer; Bermek, Gulcin; UYSAL, ÖMER
    Background: In Turkey, formal pre-primary education for children 5-6 years old provides the ideal setting for school-based oral health promotion programs and oral health care services. To develop effective oral health promotion programs, there is a need to assess this target group-s subjective oral health needs as well as clinical needs. The Early Childhood Oral Health Impact Scale (ECOHIS) is a well-known instrument for assessing oral health quality of life in children aged 0-5 years old and their families. This study aimed to adapt the ECOHIS for children 5-6 years old in a Turkish-speaking community and to undertake a preliminary investigation of its psychometric properties.
  • Publication
    YEŞİL KÜTÜPHANE
    (2023-06-01) Yalçınkaya Ö.; YALÇINKAYA, ÖZLEM
  • Publication
    Sustainability in Medical Librarianship
    (2024-05-31) Yalçınkaya Ö.; YALÇINKAYA, ÖZLEM
  • Publication
    Suda Boğulmalar ve Çeken (Rip) Akıntı Ulusal Çalıştayı Sonuç Kitabı
    (2021-12-01T00:00:00Z) Erdoğan, Özcan; ERDOĞAN, ÖZCAN
  • Publication
    Tip 1 Diyabetes Mellitus-lu Çocuklar Ve Sağlıklı Çocukların El Fonksiyonlarının Karşılaştırılması
    (2018-04-18T00:00:00Z) Atay, Canan; Kaya Mutlu, Ebru; Taşkıran, Hanifegül; Özgen, İlker Tolga; ÖZGEN, İLKER TOLGA
    Amaç: 8-12 yaş arası Tip1 Diyabetes Mellitus’lu (T1DM) çocuklar ile sağlıklı çocukların el fonksiyonlarının karşılaştırılmasıdır.Materyal-Metod: Bu amaçla 8-12 yaş aralığında T1DM tanısı konmuş çocuklar (n=46) ile sağlıklı çocuklar (n=51) olmak üzere iki grupçalışmaya dahil edildi. Grupların üst ekstremite eklem hareket açıklığı (EHA) universal gonyometre ile, kas kuvveti -Hand-held- dinanometre(Lafeyette Instrument®, Lafayette,IN) ile, elin kaba kavrama kuvveti -Hand-Grip- El Dinamometresi JAMAR (JAMAR, JA Preston Co,Michigan, USA) ile, parmak kuvveti -pinchmetre- Baseline® (MechanicalPinch Gauges, NexGen Ergonomics, Inc.Montreal, Canada) ile, elinfonksiyonel değerlendirilmesi Modifiye-Jebsen-Taylor El Fonksiyon Testi (JTEFT) ve Purdue-Pegboard testi ile ve yaşam kalitesi Çocuklar İçinYaşam Kalitesi Ölçeği (ÇİYKÖ) ile değerlendirildi.Bulgular: JTEFT, yazı yazma süresi T1DM grubunun dominant tarafında kontrol grubuna kıyasla anlamlı ölçüde uzun bulundu (p=0,001).T1DM grubunun non-dominant tarafında kart çevirme, büyük-hafif nesneler ve büyük-ağır nesneleri atlatma süresi kontrol grubuna göre anlamlıölçüde uzun bulundu (sırasıyla p=0,001, p=0,001 ve p=0,002). Purdue-Pegboard fonksiyon testinde, kas kuvvetinde ve EHA’da her iki gruparasında anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Çocukların ÇİYKÖ’nden aldıkları puan ortalamaları karşılaştırıldığında; fiziksel sağlık (p=0,04),psikososyal sağlık (p=0,001), duygusal işlevsellik (0,001), okul işlevselliği (p=0,002) ve ölçek toplam puanı (p=0,001) ile ebeveynleriningörüşlerine göre de duygusal işlevsellik açısından (p=0,02) gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulundu.Sonuç: Amerikan Diyabet Derneği-nin klinik uygulama kılavuzlarında, rutin muayenede kardiyovasküler ve sinir sistemlerinin analizleriniönermesine rağmen kas-iskelet bozukluklarının değerlendirilmesine yer verilmemektedir. Çalışmamızın sonuçlarına göre, T1DM-li çocukların elfonksiyonlarında, özellikle yazma için dominant taraf ve kart döndürme ve büyük nesneyi hareket ettirmede non-dominant tarafın sağlıklıçocuklara göre etkilendiği bulundu. Ayrıca, yaşam kalitelerinin kontrol grubuna göre düşük olduğu ancak ebeveynlerin bunu tam olarakgöremediği bulundu. Bu nedenle, el fonksiyonlarının değerlendirilmesi gibi kas-iskelet bozukluklarının değerlendirilmesi T1DM’li çocuklarınrutin kontrollerine dahil edilmesi gerektiğini ve T1DM-li çocuklar için fonksiyonel yetenekleri ve yaşam kalitesini en üst düzeye çıkarmak içinçok disiplinli bir yaklaşım gerekliliğini düşünmekteyiz.
  • Publication
    Evaluating the reliability and readability of online information on osteoporosis.
    (2020-11-09T00:00:00Z) Kilicoglu, MS; Yurdakul, Ozan Volkan; Bagcier, F; YURDAKUL, OZAN VOLKAN
  • Publication
    Okul Öncesi Çocuklardaki Böbrek ve Üreter Taşlarında Üreterorenoskopi Sonuçlarımız
    (2021-05-27T00:00:00Z) İlktaç, Abdullah; İLKTAÇ, ABDULLAH
    AMAÇ:Pediatrik taş hastalığının tedavisinde üreterorenoskopi (URS) oldukça sık olarak kullanılmaktadır. Biz bu yazıda okul öncesi çocukluk döneminde görülen böbrek ve üreter taşlarının tedavisinde URS deneyimimizi paylaşmaktayız.YÖNTEM-GEREÇLER:2013-2020 yılları arasında böbrek ve üreter taşı nedeniyle cerrahi uygulanan 7 yaş altı çocuk hastaların verileri retrospektif olarak analiz edildi. Böbrek taşları için Storz flex X2 7.5 F fleksibl üreteroskopi, üreter taşlarının cerrahisi için ise Richard Wolf 4.5 F semirigid üreteroskopi kullanıldı. Bütün hastaların taşları 272 μm holmium lazer fiber kullanılarak kırıldı. Hastalar için ameliyat esnasında skopi kullanılmadı. Böbrek taşları tedavisi için uygun olan hastalarda 10.7 F 13 cm Cook akses kılıf kullanıldı. Akses kılıfın ilerletilemediği hastalarda kılavuz tel üzerinden fleksibl URS ilerletilerek taşa ulaşıldı. Hastaların üreteral stentleri postoperatif 1. günde direkt üriner sistem grafisi ile kontrol edildi. Ameliyat sonrası 2-4. haftalar arası hastaların direkt üriner sistem grafisi ve üriner ultrasonografi ile değerlendirilmesi sonucunda ya sadece stent çekimi işlemi uygulandı ya da rest kalküllere müdahale edilerek en üst seviyede taşsızlık sağlanmaya çalışıldı. Hastaların komplikasyon oranları ilk 30 gün Clavien-Dindo sınıflamasına uygun olarak kayıt altına alındı. Bütün hastalar ameliyat öncesi ve taşsızlık sağlandıktan sonra metabolik değerlendirme ve medikal tedavinin düzenlenmesi için pediatrik nefroloji ile konsülte edildi.BULGULAR:2013-2020 yılları arasında kliniğimize böbrek ve üreter taşı nedeniyle başvuru sonrasında endoskopik olarak ameliyat kararı alınan 1-7 yaş arası toplam 48 hasta çalışmaya dahil edildi. Böbrek taşı nedeniyle fleksibl URS uygulanan 26 hastanın ortalama yaşı 3.6±1.6 yıl, ortalama taş boyutu 11.5±3.4 mm ve ortalama ameliyat süresi 49±17 dakika idi. Ortalama hastane yatış süresi 1.8±1.9 gün ve taşsızlık oranı ilk cerrahi sonrası %73.1 olarak hesaplandı. İlk ameliyat sonrası bütün çocuk hastalara double J stent takıldı. URS geçmediği için double j stent takılıp ikinci seansta tedavi edilen bir hasta ve 4 mm üstü rest kalkülü olan 5 hastada 2. kez uygulanan f-URS sonrası bu oran %88.5’e yükseldi.Üreter taşı nedeniyle URS yapılan 22 hastanın ortalama yaşı 4.3±1.5 yıl, ortalama taş boyutu 9.7±2.9 mm, ortalama ameliyat süresi 26±6.4 dakika ve taşsızlık oranı ilk cerrahi sonrası % 91 olarak saptandı. Double j stent çekilme esnasında 2 çocuk hastadaki rest kalküllerin endoskopik olarak tedavisi sonrası bütün üreter taşı hastalarında taşsızlık sağlandı.Peroperatif olarak hiçbir hastada komplikasyon gözlenmedi. Postoperatif olarak 3 böbrek taşı ve 1 üreter taşı hastası pyelonefrit nedeniyle yatarak tedavi edildi. Üreter taşı hastalarından bir tanesinin double j kateteri spontan olarak düştü ve hastaya ek müdahale gerekmedi.SONUÇLAR:Çalışmamız özellikle okul öncesi çocuklarda böbrek ve üreter taşlarının tedavisinin deneyimli merkezlerde yüksek taşsızlık ve düşük komplikasyon oranları ile yapılabildiğini göstermesi açısından önemlidir.