Goal:
08 - İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme

Loading...
Project Logo

Description

İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme İstikrarlı, kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi, tam ve üretken istihdamı ve herkes için insana yakışır işleri desteklemek

Publication Search Results

Now showing 1 - 10 of 80
  • Publication
    Electromyography in Pediatric Population
    (2018-03-01T00:00:00Z) KOCASOY ORHAN, Elif; Baysal Kirac, Leyla; YALİNAY DİKMEN, PİNAR; Matur, ZELİHA; Ertas, Mustafa; ÖGE, Ali Emre; Deymeer, Feza; Yazici, Jale; BASLO, Mehmet Barış; MATUR, ZELİHA
    Introduction: Electrodiagnostic evaluation provides an important extension to the neurological examination for the evaluation of pediatric neuromuscular disease. Many pediatric neuromuscular diseases are analogous to those seen in the adult. However, the relative frequency of these illnesses varies greatly when different age populations are compared. The purpose of the present study is to provide a retrospective analysis of children referred to our electromyography (EMG) laboratory for electrophysiological examinations.
  • Publication
    The Mediation Role of Psychological Capital in the Relationship Between Proactive Personality and Entrepreneurial Tendency
    (2024-01-15) Demir Z. S.; Kılıçaslan H. A.; Yazıcı A.; Kılıçaslan İ.; Toker K.; TOKER, KEREM
  • Publication
    Bir Sosyal Değişim Katalizörü Olarak Sosyal Girişimcilik
    (2021-12-01T00:00:00Z) Kati, Beyza Gökçin; Toker, Kerem; TOKER, KEREM
    Bu çalışmanın amacı, sosyal girişimcilik kavramını incelemek, tartışmak ve uygulama örnekleri ile sosyal girişimcilik alanında farkındalık yaratmaktır. Bu amaçla, çalışmada ilk olarak literatür incelenmiş ve sosyal girişimcilik kavramının farklı anlamları tartışılmıştır. Ayrıca, sosyal girişimciliğin amacı, önemi, boyutları ve faaliyet alanları açıklanmıştır. Ardından, geleneksel girişimcilik ve sosyal girişimcilik arasında karşılaştırma yapılmıştır. Sosyal girişimciliğe yönelik yapılan eleştiriler, sosyal girişimcilik eğitimi ve toplumda oluşan sosyal etki incelenmiştir. Sonrasında ise, Türkiye’deki sosyal girişimcilik uygulamaları detaylı anlatım ve örneklerle açıklanmıştır. Elde edilen sonuçlar, Türkiye’deki sosyal girişimcilik faaliyetlerinin 2000 yılından sonra artış gösterdiğini fakat kavramın herkes tarafından bilinmediğini ve bir kavram karmaşası yaşandığını göstermektedir. Son olarak, günümüzde sosyal girişimcilik, işletmeler ve bireyler bazında desteklenmektedir. Yapılan projelerle birlikte sosyal girişimcilik alanı daha da gelişmekte ve başta gençler olmak üzere sosyal girişimciliğe yönelen girişimci sayısında artış görülmektedir.
  • Publication
    BERNARD SOULİER SENDROMLU ÇOCUKTA GENEL ANESTEZİ ALTINDA DİŞ TEDAVİSİ
    (2021-11-05T00:00:00Z) Esen, Asım; ESEN, ASIM
    Giriş Bernard Soulier sendromu ilk kez 1948’de bildirilmiş, nadir görülen (yaklaşık 1/1milyon) kalıtsal bir pıhtılaşma bozukluğudur. Bildirilmiş birkaç otozomal dominant geçiş dışında otozomal resesif geçişli, dev trombositler, trombosit sayısında düşüklük ve uzamış kanama zamanı ile karakterizedir. Ortalama teşhis yaşı 16’dır. Etkilenmiş bireyler, kanamanın aşırı olmasına ve spontan ekimozlara eğilimlidirler. Bu sunumda biz, genel anestezi altında diş tedavisi yapılacak 14 yaşında bir olguyu paylaşmak istedik.OlguTanısı 6 aylıkken geçirdiği spontan intrakraniyal kanama sonrasında konulmuş 14 yaşında ve 60 kg ağırlığında erkek hasta dört adet diş çekimi ve dört adet diş tedavisi için ameliyathaneye alındı. Bernard Soulier sendromuna ek olarak faktör 7 eksikliği, intrakraniyal kanama sonrasında aralıklı devam eden epileptik nöbetleri, hafif mental retardasyonu, iletişim kurmada güçlüğü, mitral valv prolapsusu, atriyal septal defekti ve sol pulmoner arterde darlığı mevcuttu. Preoperatif dönemde pediyatrik nöroloji ve kardiyoloji ile konsülte edilen hasta için ek hastalıkları nedeniyle yoğun bakım yatağı rezerve edildi. Kan testleri normal sınırlarda olduğu için preoperatif kan ya da kan ürünü replasmanına ihtiyaç duyulmayan hastaya ameliyathaneye inmeden yarım saat önce endokardit profilaksisi için 1 gr ampisilin intravenöz olarak uygulandı. Yine öneriler doğrultusunda 1 ünite aferez trombosit hazırlandı. Ayrıca pediyatrik nöroloji önerileri doğrultusunda antiepileptik ilaçları düzenlendi. İletişimi sınırlı ve inaktif olan hastaya premedikasyon uygulanmadı. Hastanın anestezisi ve postoperatif derlenme dönemi sorunsuz seyretti. Cerrahi işlem sırasında kanama eğilimi, beklendiği gibi, normal hastalara göre fazlaydı. Diş çekimi en sona bırakıldı. Çekim yapılan alanlara emilebilir hemostatik jelatin sünger konuldu. Bu alanlardaki kanama nedeniyle hemostatik süngerler 3-4 kez değiştirildi. Bu süreç esnasında baskı uygulayarak hemostaza yardımcı olmak için fındık boyutunda gaz kompres uygulandı ve kanama aralıklı olarak kontrol edildi. Derlenme ünitesinde 1 saat gözlendikten sonra sorun olmaması üzerine servise alındı. Ameliyatın ertesi günü pediyatrik nöroloji ve kardiyoloji tarafından tekrar değerlendirilen hasta taburcu edildi.Tartışma ve sonuçBernard Soulier sendromlu hastalarda klinik seyir farklı olabildiğinden, bu hastalar preoperatif dönemde ayrıntılı bir şekilde incelenmeli ve gerekli bölümlerle konsülte edilmelidir. Kanama eğilimi nedeniyle peroperatif yakın hemodinamik takip önemlidir. Ayrıca komorbiditelerin olması durumunda postoperatif dönemde yoğun bakım takibine ihtiyaç duyulabileceği akılda tutulmalıdır. Anahtar kelimeler: Bernard Soulier sendromu, Pıhtılaşma Bozukluğu, Trombosit sayısı
  • Publication
    Multisystem inflammatory syndrome in children associated with COVID-19 in 101 cases from Turkey (Turk-MISC study)
    (2022-02-01T00:00:00Z) Yilmaz Ciftdogan, Dilek; Ekemen Keles, Yildiz; Karbuz, Adem; ÇETİN, BENHUR ŞİRVAN; Elmas Bozdemir, Sefika; KEPENEKLİ KADAYİFCİ, EDA; Metin Akcan, Ozge; Ozer, Arife; Erat, Tugba; Sutcu, Murat; Buyukcam, Ayse; BELET, NURŞEN; Erdeniz, Emine Hafize; Dalgic Karabulut, Nazan; Hancerli Torun, Selda; ÖNCEL, SELİM; ORBAK, Zerrin; TÜREL, Özden; GAYRETLİ AYDIN, ZEYNEP GÖKÇE; KILIÇ, ÖMER; Yahsi, Aysun; Kara Aksay, Ahu; Ergenc, Zeynep; Petmezci, Mey Talip; OFLAZ, MEHMET BURHAN; Sarikaya, Remzi; Otar Yener, Gulcin; Ozen, Seval; Gul, Doruk; ARSLAN, GAZİ; Kara, Soner Sertan; Demirkol, Demet; YAZICI ÖZKAYA, PINAR; YOZGAT, YILMAZ; Varan, Celal; Kara, Manolya; ARGA, GÜL; YAKUT, NURHAYAT; Kilic, Ahmet Osman; ÇAKICI, ÖZLEM; Kucuk, Mehmet; Kaba, Ozge; KARAOĞLU ASRAK, HATİCE; BURSAL DURAMAZ, BURCU; Dalkiran, Tahir; Berna Anil, Ayse; TURĞUT, MEHMET; KARAPINAR, BÜLENT; Somer, Ayper; ELMALI, FERHAN; DİNLEYİCİ, ENER ÇAĞRI; ÇİFTCİ, ERGİN; KARA, ATEŞ; TÜREL, ÖZDEN; YOZGAT, YILMAZ; BURSAL DURAMAZ, BURCU
    Aim Multisystem inflammatory syndrome in children (MIS-C) may cause shock and even death in children. The aim of this study is to describe the clinical features, laboratory characteristics and outcome of children diagnosed with MIS-C in 25 different hospitals in Turkey. Methods The retrospective study was conducted between 8 April and 28 October 2020 in 25 different hospitals from 17 cities. Data were collected from patients- medical records using a standardised form. Clinical and laboratory characteristics and outcomes according to different age groups, gender and body mass index percentiles were compared using multivariate logistic regression analysis. Results The study comprised 101 patients, median age 7 years (interquartile range (IQR) 4.6-9.3); 51 (50.5%) were boys. Reverse-transcriptase polymerase chain reaction (PCR) assay was positive in 21/100 (21%) patients; 62/83 (74.6%) patients had positive serology for SARS-CoV-2. The predominant complaints were fever (100%), fatigue (n = 90, 89.1%), and gastrointestinal symptoms (n = 81, 80.2%). Serum C-reactive protein (in 101 patients, median 165 mg/L; range 112-228), erythrocyte sedimentation rate (73/84, median 53 mm/s; IQR 30-84) and procalcitonin levels (86/89, median 5 mu g/L; IQR 0.58-20.2) were elevated. Thirty-eight patients (37.6%) required admission to intensive care. Kawasaki disease (KD) was diagnosed in 70 (69.3%) patients, 40 of whom had classical KD. Most patients were treated with intravenous immunoglobulin (n = 92, 91%) and glucocorticoids (n = 59, 58.4%). Seven patients (6.9%) died. Conclusion The clinical spectrum of MIS-C is broad, but clinicians should consider MIS-C in the differential diagnosis when persistent fever, fatigue and gastrointestinal symptoms are prominent. Most patients diagnosed with MIS-C were previously healthy. Immunomodulatory treatment and supportive intensive care are important in the management of cases with MIS-C. Glucocorticoids and intravenous immunoglobulins are the most common immunomodulatory treatment options for MIS-C. Prompt diagnosis and prompt treatment are essential for optimal management.
  • Publication
    Tiroid Hormon Direncini Taklit Eden Bir Olgu
    (2019-04-17T00:00:00Z) Kutlu, Esra; Aslanger, Ayça Dilruba; Özgen, İlker Tolga; Sarıtaş, Betül; Yeşil, Gözde; Cesur, Yaşar; ÖZGEN, İLKER TOLGA; CESUR, YAŞAR
    Giriş: Tiroid hormon hiposensitivitesine yol açan durumlar üç grupta sınıflandırılabilir. Bunlardan ilki klasik tiroid reseptöründeki kusurlarabağlı olarak gelişen tiroid hormon direnci, ikincisi tiroid hormon membran transport bozuklukları (MCT8) ve üçüncüsü monodeiyodinazsistemi ile ilgili bozukluklardır. Selonosistein ekleme dizisi bağlayıcı protein 2 (SECISBP-2) genindeki mutasyonlar monodeiyonidaz sisteminietkileyerek tiroid hormon hiposensitivitesine yol açabilmektedir. Bu gende mutasyon saptanan hastalar; iyodotironin deiodinazlarınazalmış enzim aktivitesinden dolayı hafif yüksek serbest tiroksin (FT4), düşük veya normal triiyodotreonin (FT3) ve normal veya hafifyükselmiş tiroid stimülan hormon (TSH) seviyelerine sahiptir. Bu hastalarda genelde düşük veya alt sınıra yakın selenyum seviyelerimevcuttur. Bu gendeki mutasyon büyüme geriliği, kısa boy, miyopati, adduktor kas tutulumu, azospermi, ışığa duyarlılık ve sensinöralişitme kaybı gibi multisistemik tutuluma neden olur.Olgu: Nöromotor retarde, trakeostomize 17 aylık kız hasta FT4 yüksekliği ve hafif TSH yüksekliğinin olması nedeniyle tarafımıza başvurdu.Özgeçmişinde 3980 gr normal spontan vajinal yolla miadında doğduğu, doğum sonrası mekonyum aspirasyon sendromu nedeniyle 15 günyenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatışının olduğu ve her iki ayakta pes ekinovarus gözlendiği öğrenildi. Nöromotor gelişimisorgulandığında yenidoğan reflekslerinin aktif olduğu, 2.5 aylıkken hareketlerinde yavaşlama ve emerken yorulma şikayetlerinin başladığıöğrenildi. Hastanın pnömoni ve solunum yetmezliği nedeniyle 4 aylıkken 28 gün, 6 aylıkken 25 gün, 8 aylıkken 45 gün çocuk yoğunbakımünitesinde (ÇYBÜ), 10 aylıkken 21 gün çocuk hastalıkları servisinde yatışının olduğu ve dış merkez ÇYBÜ-nde yatışı sırasında TSH yüksekliğinedeniyle hastaya levotiroksin tedavisinin başlandığı öğrenildi. Soy geçmişinde anne ve babası sağlıklı olup aralarında 1. Dereceden kuzenevliliği vardı. Fizik muayenesinde trakeostomize hasta, boy: 80 cm (SDS:0.4, Persentil:64.9), Ağırlık: 9 kg (SDS:-1.7, Persentil:4.7), Başçevresi: 45.5 cm (SDS:-0.5, Persentil:29.4) olarak saptandı. Keratopati mevcuttu. Tiroid ele gelmiyordu. Nörolojik muayenesinde apatikgörünüm, artmış tonus, normal kas gücü, hipoaktif derin tendon refleksleri ve her iki ayakta clubfoot mevcuttu. Ayrıca her iki el yumrukşeklinde, göz takibi ve baş tutması yoktu. Diğer sistemik muayeneleri normaldi.Olgunun nöromotor retarde ve gelişme geriliğinin olması, tekrarlayan yüksek FT4 ve hafif TSH yüksekliğinin olması nedeniyle tiroid hormondirenci olabileceği düşünüldü. Bakılan triiyodotreonin (FT3) normal gelmesi ve çocuğun nöromotor aşırı geri olması nedeni ile deiyonidazenziminde ya da SECISBP-2 geninde sorun olabileceği düşünüldü ve selenyum çalışıldı. Selenyum düzeyinin düşük olması (selenyum:58,1mcg/L (normal sınırlar: 96-143 mcg/L) sebebiyle ayırıcı tanısında deiyodinaz enzim defektine yol açan olayın SECISBP-2 mutasyonuna bağlıolduğu kanaatine varıldı. Hastanın genetik incelemeleri devam etmektedir. Hastaya Tıromel® (triiyodotreonin) tedavisi başlandı. Hastalığaeşlik edebilecek olan tutulumlar açısından göz muayenesi, işitme testi, el-bilek grafisi, kas tutulumu açısından EMG ve adduktor kasbiyopsisi planlandı.Sonuç: Günümüzde tiroid hastalıklarının tanısında rutin TSH ve FT4 düzeyi bakılmaktadır. Bununla beraber özellikle nöromotorretardasyonu olan hastalarda FT3 düzeyininde rutin tetkiklere eklenmesi gerektiğini gösteren bir vaka olmuştur. Olgu çok nadir görülmesinedeniyle sunulmuştur.
  • Publication
    State and trait anxiety among medical staff during the first month of COVID-19 pandemic: A sample from Turkey
    (2021-08-01T00:00:00Z) ŞAHAN, EBRU; TANGİLNTİZ, AİSE; ŞAHAN, EBRU; TANGİLNTİZ, AİSE
    Objectives During the COVID-19 pandemic, excessive workload, a rapidly changing workplace environment, the danger of carrying the virus and transmitting the disease to their families, relatives and those they live with creates stress for the medical workers. In our study, we aimed to evaluate the state and trait anxiety levels of healthcare professionals who encounter patients with suspected COVID-19 infection and related factors. Method Data were collected from healthcare professionals working with patients diagnosed or suspected with COVID-19 via online self-report questionnaire between 9-19 April 2020. The state (STAI-S) and trait anxiety (STAI-T) scale was used to measure anxiety. Results A total of 291 healthcare professionals, 216 women and 75 men, participated in the study. Women-s state and trait anxiety were significantly higher than men-s. 11 participants without any lifetime psychiatric illness experienced psychiatric symptoms and consulted to a psychiatrist. The state anxiety of those who have children, nurses and those working in branches directly related to the pandemic (Infectious Diseases, Respiratory Diseases, Emergency Medicine, Internal Medicine, Radiology, Anesthesiology and Reanimation) was higher than others. The state anxiety of those who thought they were not protected with personal protective equipment and those who did not stay in their own home was higher than others. Conclusions At the forefront of the fight against COVID-19, there are medical personnel who pay a serious psychological cost. Especially in terms of anxiety, we should pay attention to women, workers with children, nurses and people working in branches that are directly related to pandemics.
  • Publication
    YEŞİL KÜTÜPHANE
    (2023-06-01) Yalçınkaya Ö.; YALÇINKAYA, ÖZLEM
  • Publication
    Temporary materials: comparison of in vivo and in vitro performance
    (2020-06-01T00:00:00Z) Sari, Tugrul; Usumez, Aslihan; Strasser, Thomas; ŞAHİNBAŞ, ABDURRAHMAN; Rosentritt, Martin; ŞAHİNBAŞ, ABDURRAHMAN
    Objective The aim of this investigation was to compare clinical performance and in vitro wear of temporary CAD/CAM and cartridge crowns. This study is an approach to estimate the influence of in vivo use and laboratory simulation on temporary crowns. Materials and methods A total of 90 crowns were fabricated from each temporary CAD/CAM or cartridge material. Also, 10 crowns of each material were clinically applied for 14 days, and 80 identical duplicate restorations were investigated in the laboratory after storage in water (14 days; 37 degrees C) and subsequent thermal cycling and mechanical loading (TCML, 240.000 x 50N ML, 600 x 5 degrees C/55 degrees C). After in vivo application or in vitro aging, facture force, superficial wear (mean and maximum), surface roughness (Ra, Rz), thermal weight loss (TGA), and heat of reaction (DSC) were determined for all crowns. Statistics: Bonferroni post hoc test; one-way analysis of variance (ANOVA);alpha = 0.05). Results The fracture resistance of the temporary materials varied between 1196.4 (CAD in vivo) and 1598.3 N (cartridge crown in vitro). Mean (maximum) wear data between 204.7 (386.7 mu m; cartridge in vitro) and 353.0 mu m (621.8 mu m; CAD in vitro) were found. Ra values ranged between 4.4 and 4.9 mu m and Rz values between 36.0 and 40.8 mu m. DSC and TG analysis revealed small differences between the materials but a strong influence of the aging process. Conclusions Comparison of in vivo and in vitro aging led to no significant differences in fracture force and wear but differences in roughness, DSC, and TGA. SEM evaluation confirmed comparability. Comparison of CAD/CAM and cartridge temporary materials partially showed significant differences.
  • Publication
    Urogenital myiasis caused by Psychoda albipennis in a child
    (2015-03-01T00:00:00Z) Demir, Aysegul Dogan; Iraz, Meryem; SAYIN İPEK, DUYGU NEVAL
    Urogenital myiasis results when flies lay their eggs near the exit of the urethra and the larvae proceed upward along the urogenital tract. In this case report, a 10 year-old female patient diagnosed with urogenital myiasis was reported. The patient presented with complaints including painful and frequent urination, genital pruritus and moving larvae in urine. The patient had received Enterobius vermicularis treatment previously for two times. A 24-hour urine sample was collected and two black larvae were found in the urine. It was found that these larvae were fourth-stage larvae of Psychoda albipennis. Although there was no risk factor, the patient was affected with this rare parasitological disease. This case was presented to draw attention to myiasis in children. Myiasis may be observed in individuals with a favourable hygiene status and a high socioeconomical level. If a detailed history is not taken and appropriate laboratory tests are not performed, the diagnosis may be missed.