Publication:
İnfertilitenin bireyin yaşam kalitesine ve benlik saygısına etkisi

Loading...
Thumbnail Image
Date
2017
Authors
Authors
Koca Çavdar, Nebahat
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Bezmialem Vakıf University
Research Projects
Organizational Units
Journal Issue

Metrics

Search on Google Scholar

Abstract
The study was conducted in order to determine the effect of infertility on the quality of life and self-esteem of individuals and therefore to guide the nurse who will provide care and counseling for infertile individuals. Samples of the study that has a descriptive feature comprised of T.C. Bezmialem The volunteer who participated in the study for the purpose of treatment between 26.07.2016-26.01.2017 in the IVF Unit in Department of Obstetrics and Gynecology, Faculty of Medicine has developed a number of individuals determined by power analysis. One hundred and fifty individuals (100 female - 50 male) who were diagnosed with infertility were selected by the random sampling method in accordance with the specified criteria participated in the study. Study is realized by written consents of T.C. Bezmialem University Ethics Committee, Foundation and participants separately. The data were collected using the Data Form prepared by the researcher, the Rosenberg Self-Esteem Scale (Rosenberg Self-Esteem Scale) and the FertiQol (Quality of Life Scale for Persons with Fertility Problems). Data were obtained separately from each individual by a face-to-face interview in a private room in the unit. The data obtained from the study were analyzed by independent sample t-test, ANOVA (Analyzeof Variance) tests and pearson correlation analysis in the SPSS 22 (Statically Program For Social Sciences). Convenience of data to normal disturbution is determined by Shapire-Wilk test. When Skeweness-Kurtosis values are investigated, it is determined that data show normal disturbution according to Tabashnik criterias. It was determined that 50% of the participants were in the age range of 26-30 years, 38% of them had university or higher education level, 69,3% of them had the longest period of their lives in the city and 40% of them live in Marmara Region. It was found that 65,3% of infertile individuals worked in any job, 72,7% had equal income, 45,3% had a willingness to prearranged marriage and 81% were living in the form of a nuclear family. 65,3% of infertile individuals were primary infertility, 40,7% wanted to have a child less than 2 years old and 72% had infertility treatment, which lasted less than 1 year. 41,3% of participants did not have children arises from the woman. In addition, infertility was perceived as a "Very sad" experience by 38% of the individuals. The RSES mean is 23,31±6,93, in women mean is 23,05±6,95, in men mean is discovered as 23,84±4,38 points. The mean FertiQol score of infertile individuals was 76,63±6,86, which was 75,45±6,16 for women and 78,89±4,86 for men. When the genders were compared with scale point, statistically significant relationship were found between RSES score averages and FertiQol point averages (p=0,049, p=<0,001, respectively). In our study, in terms of Nuclear FertiQol and Treatment Module scores which subcategories of FertiQol there is significant difference was found between genders statistically (p=0,032, p=0,015, respectively). In our study, infertile women were found to have lower perceived quality of life and self-esteem than infertile males. In this study, the education level (p=<0,001), the longest resident place (p=0,029), the infertile type (primer-secondary) (p=0,049), the year of the child's request (p=0,006), education level effect with the average of the FertiQol points of the infertile subjects (p=0,018) were statistically significant. Average RSES points of participants with the longest resident place (p=<0,001), working status (p=0,009), family type (p=0,021), infertility type (primer-secrend) (p=0,046), infertile affect status (p=0,005) were statistically significant. The level of education in infertile individuals increased and the quality of life increased as the years of child demand diminished. In addition, it has been found that the self-esteem is higher in working individuals and in people with a nuclear family type. It has been determined that the nuclear family type in females is increasing both self-esteem and quality of life. Another remarkable data in females was that women who married unintentionally means had lower self-esteem than other women. As a result of our study, it was determined that socio-demographic, obstetric and infertility characteristics of individuals were influential in their quality of life and self-esteem. It is necessary and important for the nursing of the infertile individuals, who will provide care and counseling, to take these characteristics into account in the approach of the individual. Keywords: Infertile individual, Self-esteem, Quality of life
Description
Çalışma infertilitenin, bireylerin yaşam kalitesi ve benlik saygısı üzerine etkisini belirlemek ve dolayısıyla infertil bireylere bakım ve danışmanlık verecek olan hemşireye yol gösterici olmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Tanımlayıcı özellikte olan çalışmanın örneklemini, T.C. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'na bağlı Tüp Bebek Ünitesi'ne 26.07.2016 –26.01.2017 tarihleri arasında tedavi amacıyla gelen, çalışmaya katılmaya gönüllü, güç analizi ile belirlenen sayıda bireyler oluşturmuştur. Çalışmaya, belirtilen kriterlere uygun ve tesadüfi örneklem yöntemiyle seçilen, infertilite tanısı konmuş 150 birey (100 kadın-50 erkek) katılmıştır. Araştırma T.C. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Etik Kurul onayını takiben, kurum izni ve katılımcılardan ayrı ayrı yazılı onam alınarak gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanmasında araştırmacı tarafından hazırlanan Bilgi Formu, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve FertiQol (Doğurganlık Sorunları Yaşayan Kişiler İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği) kullanılmıştır. Veriler ünite içinde özel bir odada karşılıklı görüşme yöntemi ile her bir bireyden ayrı ayrı elde edilmiştir. Araştırmada elde edilen veriler, SPSS 22 (Statical Program For Social Sciences) paket programı kapsamında, bağımsız örneklem t-testi, ANOVA (Analyze Of Variance) testleri ve Pearson Korelasyonu kullanılarak değerlendirilmiştir. Verilerin normal dağılıma uygunluğu Shapire-Wilk testi ile belirlenmiştir. Skeweness-Kurtosis değerleri incelendiğinde, Tabashnik kriterlerine göre verilerin normal dağılım gösterdiği saptanmıştır. Katılımcıların %50'sinin 26-30 yaş aralığında, %38'inin üniversite ve üstü eğitim düzeyine sahip olduğu, %69,3'ünün hayatlarının en uzun dönemini şehirde geçirdiği ve %40'ının Marmara Bölgesinde yaşadığı saptandı. İnfertil bireylerin %65,3'ünün herhangi bir işte çalıştığı, %72,7'sinde gelirin gidere eşit olduğu, %45,3'ünde evlenme şeklinin görücü usulü ile isteyerek olduğu ve %81'inin çekirdek aile biçiminde yaşadığı bulgulandı. Bireylerin %65,3'ünün primer infertil olduğu, %40,7'sinin 2 yıldan kısa bir süredir çocuk sahibi olmak istediği ve %72'sinin 1 yıldan daha kısa süredir infertilite tedavisi gördüğü saptandı. Katılımcıların %41,3'ü çocuk sahibi olamama nedeninin kadına ait olduğu düşüncesinde idi. Ayrıca bireylerin %38'ine göre infertilitenin "Çok üzücü" bir deneyim olarak algılandığı görüldü. Katılımcılarda RBSÖ puan ortalaması, 23,31±6,93 olup, kadınlarda 23,05±6,95 puan, erkeklerde ise 23,84±4,38puan olarak bulgulandı. İnfertil bireylerin FertiQol puan ortalaması 76,63±6,86 olup, kadınlarda bu değer 75,45±6,16 iken, erkeklerde ise 78,89±4,86 olarak hesaplandı. Ölçek puanlarıyla cinsiyetler karşılaştırıldığında, istatistiksel olarak RBSÖ puan ortalamaları ile anlamlı, FertiQol puan ortalamaları ile ileri düzey anlamlı bir ilişki saptandı (sırasıyla p=0,049, p=<0,001). Araştırmamızda, FertiQol alt boyutları olan; Çekirdek FertiQol ve Tedavi Modülü puan ortalamaları açısından da cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulgulandı (sırasıyla p=0,032, p=0,015). Çalışmamızda, infertil kadınların infertil erkeklere kıyasla, hem yaşam kalitelerinin hem de benlik saygısı algılarının daha düşük olduğu belirlendi. Çalışmada infertil bireylerin FertiQol puan ortalamaları ile eğitim durumu (p=<0,001), en uzun süre yaşanan yerleşim yeri (p=0,029), infertilite türü (primer-sekonder) (p=0,049), çocuk isteme yılı (p=0,006), infertiliteden etkilenme durumu (p=0,018) arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Katılımcıların RBSÖ puan ortalamaları ile en uzun süre yaşadıkları bölge (p=<0,001), çalışma durumu (p=0,009), aile tipi (p=0,021), infertilite türü (primer-sekonder) (p=0,046), infertiliteden etkilenme durumu (p=0,005) arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptandı. İnfertil bireylerde eğitim düzeyi artıkça ve çocuk isteme yılı azaldıkça yaşam kalitesinin arttığı bulgulandı. Bunun yanı sıra çalışan bireylerde ve çekirdek aile tipine sahip kişilerde benlik saygısının daha yüksek olduğu belirlendi. Kadınlarda çekirdek aile tipinin, hem benlik saygısını hem de yaşam kalitesini artırdığı saptandı. Kadınlarda dikkat çeken bir diğer veri ise, görücü usulü ile istemeden evlenen kadınların, diğer kadınlara göre benlik saygısının daha düşük olması idi. Çalışmamız sonucunda bireylerin, sosyo-demografik ile obstetrik ve infertilite özelliklerinin yaşam kalitelerinde ve benlik saygısı algılarında etkili olduğu belirlendi. İnfertil bireylere bakım ve danışmanlık verecek olan infertilite hemşiresinin, bireylere yaklaşımında bireylerin bu özelliklerini göz önünde bulundurmaları gerekli ve önemlidir.
Keywords
Sağlık Eğitimi = Health Education, Benlik saygısı = Self esteem, Kısırlık = Infertility, Yaşam kalitesi = Quality of life, İnfertil birey, Infertile individual
Citation
Page Views

21

File Downloads

50

Sustainable Development Goals