Person:
GÜRSU, MELTEM

Loading...
Profile Picture
Status
Organizational Units
Organizational Unit
Job Title
First Name
MELTEM
Last Name
GÜRSU
Name
Email Address
Birth Date

Search Results

Now showing 1 - 10 of 17
  • PublicationMetadata only
    Periton Diyalizi-Peritonun ultrafiltrasyon ve solüt transportunun değerlendirilmesi: PET testi
    (Güneş Kitabevi, 2016-01-01) Gürsu M.; Öztürk S.; GÜRSU, MELTEM
  • PublicationMetadata only
    Nadir Bir Kateter İlişkili Enfeksiyon Etkeni; Achromobacter Denitrificans
    (2022-11-09) Çıngar Alpay K.; Gürsu M.; Elçioğlu Ö. C.; Mirioğlu Ş.; Kazancıoğlu R.; ÇINGAR, KÜBRA; GÜRSU, MELTEM; ELÇİOĞLU, ÖMER CELAL; MİRİOĞLU, ŞAFAK; KAZANCIOĞLU, RÜMEYZA
  • PublicationMetadata only
    Covid-19 Pandemisinin Peritonit Hızı Üzerine Etkisi
    (2022-11-09) Gürsu M.; Mirioğlu Ş.; Köse E.; Yücel L.; Sayan C.; Elçioğlu Ö. C.; Kazancıoğlu R.; GÜRSU, MELTEM; MİRİOĞLU, ŞAFAK; ELÇİOĞLU, ÖMER CELAL; KAZANCIOĞLU, RÜMEYZA
  • PublicationMetadata only
    CHARACTERISTICS AND SURVIVAL RESULTS OF PERITONEAL DIALYSIS PATIENTS SUFFERING FROM COVID-19 IN TURKEY: A MULTICENTER NATIONAL STUDY
    (2022-11-01) GÜRSU M.; ÖZTÜRK S.; ARICI M.; Sahin I.; Goekcay Bek S.; Yilmaz M.; Koyuncu S.; Karahisar Sirali S.; Ural Z.; Dursun B.; et al.; GÜRSU, MELTEM
    Background: We aimed to study the characteristics of peritoneal dialysis (PD) patients with Coronavirus disease-19 (COVID-19), determine the short-term mortality and other medical complications, and delineate the factors associated with COVID-19 outcome.Methods: In this multicenter national study, we included PD patients with confirmed COVID-19 from 27 centers. The baseline demographic, clinical, laboratory, and radiological data and outcomes at the end of the first month were recorded.Results: We enrolled 142 COVID-19 patients (median age:52 years). 58.2% of patients had mild disease at diagnosis. Lung involvement was detected in 60.8% of patients. 83 (58.4%) patients were hospitalized, 31 (21.8%) patients were admitted to intensive care unit and 24 needed mechanical ventilation. 15 (10.5%) patients were switched to hemodialysis and hemodiafiltration was performed for four (2.8%) patients. Persisting pulmonary symptoms (n=27), lower respiratory system infection (n=12), rehospitalization for any reason (n=24), malnutrition (n=6), hypervolemia (n=13), peritonitis (n=7), ultrafiltration failure (n=7) and in PD modality change (n=8) were reported in survivors. 26 patients (18.31%) died in the first month of diagnosis. The non-survivor group was older, comorbidities were more prevalent. Fever, dyspnea, cough, serious-vital disease at presentation, bilateral pulmonary involvement, and pleural effusion were more frequent among non-survivors. Age (OR:1.102; 95%CI: 1.032-1.117; p: 0.004), moderate-severe clinical disease at presentation (OR:26.825; 95%CI: 4.578-157.172; p<0.001) and baseline CRP (OR:1.008; 95%CI; 1.000-1.016; p:0.040) were associated with first-month mortality in multivariate analysis.Conclusions: Early mortality rate and medical complications are quite high in PD patients with COVID-19. Age, clinical severity of COVID-19, and baseline CRP level are the independent parameters associated with mortality.
  • PublicationMetadata only
    The optimization of peritoneal dialysis training in long-term
    (2023-04-01) Gürsu M.; Shehaj L.; Elçioğlu Ö. C.; Kazancıoğlu R.; GÜRSU, MELTEM; ELÇİOĞLU, ÖMER CELAL; KAZANCIOĞLU, RÜMEYZA
  • PublicationMetadata only
    Relation of parathyroid hormone with malnutrition in peritoneal dialysis patients
    (2023-07-01) Talı E.; Öztürk S.; Gürsu M.; Kazancıoglu R.; GÜRSU, MELTEM; KAZANCIOĞLU, RÜMEYZA
  • PublicationMetadata only
    Bezmialem Vakif Üniversitesi Sağlik Uygulama ve Araştirma Merkezi Nefroloji Kliniğinde Takip ve Tedavisi Yapilan Primer Glomerüler Hastalik Tanili Hastalarin Tedavi Sonuçlari
    (2023-12-06) Sağlam Ş. S.; Kazancıoğlu R.; Gürsu M.; Elçioğlu Ö. C.; Çoban G.; KAZANCIOĞLU, RÜMEYZA; GÜRSU, MELTEM; ELÇİOĞLU, ÖMER CELAL; ÇOBAN, GANİME
    Amaç: Çalışmamızın amacı kliniğimizde primer glomerüler hastalık (PGH) tanısıyla takip ve tedavisi yapılan hastaların sunum sırasındaki klinik, laboratuvar ve histopatolojik bulguları ile uygulanan tedaviler ve tedavi yanıtlarını belirlemek; ayrıca hastalığın kendisi veya uygulanan tedavilerle ilişkili komplikasyonları tespit etmektir. Gereç-Yöntem: Kliniğimizde PGH tanısı ile takibi yapılan hastaların hastane bilgi yönetim sistemi aracılığıyla böbrek biyopsi verileri dahil klinik verileri ve uygulanan tedaviler ile takip süreçlerine dair veriler kaydedilerek değerlendirildi. Bulgular: Ağustos 2014 - Aralık 2022 arasında yapılan toplam 433 böbrek biyopsisi incelendi; 237 hasta sekonder glomerüler hastalık tanısı nedeniyle dışlandı, 196 hasta araştırmaya dahil edildi. En sık karşılaşılan hastalık IgA nefropatisiyken (IgAN) (%43,3) bunu fokal segmental glomerüloskleroz (%24,4), membranöz nefropati (%19,3), minimal değişiklik hastalığı (MDH) ve membranoproliferatif glomerülonefrit (MPGN) izlemekteydi. Toplam hasta grubunda en sık biyopsi endikasyonu nefrotik sendrom (%38,3) olarak saptandı, bunu asemptomatik idrar anormallikleri (%21,9) takip etmekteydi. MDH tanılı hastaların tGFH düzeyleri korunmuş izlenmekteyken MPGN tanılı hastaların tGFH düzeyleri diğer gruplara göre daha düşük izlendi. Proteinüri düzeyi IgAN’de en düşük saptanmakla birlikte diğer gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı. Toplam 106 hastaya immünsupresif tedavi verildi. Hastaların ilk tedavi yanıtları ile takip süresi sonundaki yanıt durumları değişkenlere göre incelendiğinde anlamlı fark izlemedi. Hastalık ile ilişkilendirilen komplikasyonlardan en sık üçü hiperlipidemi, böbrek fonksiyonlarında azalma ve enfeksiyonlar olmuştur. İmmünsupresif tedavi ile ilişkilendirilen en sık üç yan etki ise sırası ile Cushingoid görünüm, cilt lezyonları ve fırsatçı enfeksiyonlar olarak kaydedilmiştir. Sonuç: Kliniğimizde tanısı konulan ve/veya takibi yapılan PGH tanılı hastaların klinik ve histopatoloji bulguları daha önce ülkemizde yapılmış olan PGH çalışmalarının verileriyle uyumlu olarak sonuçlanmıştır. Uygulanan tedaviler incelendiğinde dönemin güncel kılavuzlarına uygun olduğu görülmüştür. Tedavi sonuçları alt parametrelere göre karşılaştırmalı olarak incelendiğindeyse gruplar arasında anlamlı fark izlenmemiştir. Bunun nedeninin alt gruplardaki hasta sayılarının yetersizliği olduğu düşünülmektedir. Anahtar kelimeler: Bezmialem, glomerüler, glomerülonefrit, hastalık, primer
  • PublicationMetadata only
    Periton Diyaliz Tedavisini Bırakma Nedenleri- Tek Merkezli Retrospektif Bir Çalışma
    (2023-12-06) Shehaj L.; Elçioğlu Ö. C.; Gürsu M.; Yücel L.; Sayan C.; Kazancıoğlu R.; ELÇİOĞLU, ÖMER CELAL; GÜRSU, MELTEM; KAZANCIOĞLU, RÜMEYZA
    Amaç: Periton diyalizi (PD), renal replasman tedavisinin (RRT) diğer modaliteleri ile karşılaştırıldığında, daha yüksek oranda hasta konforu ve daha ucuz bir maliyetle iyi bir sağkalım sağlar. Ancak peritonit, mekanik komplikasyonlar ve hatta diyaliz yetmezliği nedeniyle uzun süreli tedavi oldukça zor görünmektedir. Hastaların PD tedavisini bırakma nedenleri tam olarak saptanabilirse tedavi ve önlem konusunda uygun tedbirler alınabilir. Bu çalışmada, merkezimizde PD tedavisini bırakma nedenleri araştırılmıştır. Gereç-Yöntem: 2012-2023 yılları arasında merkezimizde takip edilen PD hasta dosyaları retrospektif olarak taranmıştır. Toplanan veriler arasında etiyoloji, hastaların komorbiteleri, periton kateteri yerlestirme yöntemi, PD tedavisinin süresi, hastanın tedaviyi bırakma nedeni ve mekanik komplikasyon türleri yer alır. Bulgular: 2012-2023 yılları arasında 132 periton tedavisini gören hastalardan 83’ü tedavisini bırakmıştı. Hastaların %50,6’sı erkekti, ortalama yaş 54,4±14,4 ve ortalama PD tedavisi süresi 33,5±27,5 ay idi. Son dönem böbrek hasarı nedenleri olarak %39,8’inde diyabetik nefropati, %16,9’unda nefroskleroz, %12’sinde ODPBH ve %13,3’ünde kronik glomerülonefrit saptandı. Komorbiteler açısından hastaların %59’unda diabetes mellitus ve sadece bir hastada kanser saptandı. PD kateteri yerleştirme işlemi %12’si nefroloji uzmanı, %37,3’ü laparoskopik olarak cerrah tarafından yapılmıştı. PD tedavisini sonlandırmanın ana nedeni ölüm (27 vakadan 10’u 2020-2022 yıllar arasında ölmüş), diyaliz yetmezliği (20 vaka), peritonit (19 vaka), böbrek nakli (7 vaka) ve vakaların 10’unda mekanik komplikasyonlar izliyordu; bir vakada hidrotoraks, ikisinde fıtık ve yedisinde sızıntı saptandı. Nefrolog tarafından kateter takılan hastalarda herhangi bir komplikasyon görülmedi, daha uzun süre (35,6+-33,3 ay) PD tedavisinde kalmışları ve en sık tedaviyi bırakma nedeni diyaliz yetersizliğiydi. Kateter takmak için açık cerrahi uygulanan hastalarda mekanik problemler ve peritonit daha yaygındı. Sonuç: PD, RRT olarak güvenli bir tercihtir. Çalışmamızda sadece birkaç katılımcının mekanik komplikasyonları vardı. Tedavi bırakma nedeninin en sık ölüm olmasının nedeni olarak Covid-19 pandemisi düşünüldü. Peritonit oranı merkezimizde tedaviyi bırakmanın ücüncü nedeniydi. Peritonit tanı ve tedavisi açısından daha yakından takip ve daha hızlı müdahale edilmesi gerektiği sonucu çıkarılabilir. Anahtar kelimeler: periton diyalizi, kateter, peritonit
  • PublicationMetadata only
    Son Dönem Böbrek Hastalarının Karar Verme Süreçlerinde Böbrek Sağlığı Çalışanlarının Görüşlerinin Değerlendirilmesi
    (2023-12-06) Kurban E.; Gürsu M.; Elçioğlu Ö. C.; Sayan C.; Yabacı Tak A.; Kazancıoğlu R.; GÜRSU, MELTEM; ELÇİOĞLU, ÖMER CELAL; YABACI TAK, AYŞEGÜL; KAZANCIOĞLU, RÜMEYZA
    Amaç: Ülkemizde her 7 kişiden biri böbrek hastası olup Böbrek Replasman Tedavisi (BRT) alan hasta sayısı giderek artmaktadır. Böbrek Sağlığı Çalışanlarının (BSÇ) düşünceleri, hastanın diyaliz modalitesi seçimindeki karar verme sürecinde önemli bir role sahiptir. Bu çalışma, Türkiye’deki BSÇ’nın diyaliz modaliteleri hakkındaki düşünce ve tutumlarını değerlendirmeyi amaçlıyor. Gereç-Yöntem: BSÇ’nın demografik özelliklerini ve modalite önerilerini etkileyen değişkenleri araştırmak üzere çevrimiçi bir anket hazırlandı. Hazırlanan anket, 15 Mart ile 15 Haziran 2023 tarihleri arasında Türkiye’nin her bölgesindeki BSÇ’na dağıtıldı. Verilerin dağılımı Shapiro- Wilk ve Pearson Ki-kare testi ile değerlendirildi. Bulgular: 102 doktor ve 42 hemşire (K82, E62, ortalama yaş 45+/- 8,6) anketi tamamlamıştır. Tedavileri altındaki hastaları %90,3 Merkez Hemodiyalizi ve %9,7 Periton Diyalizi yapmaktaydı. Diyaliz modalitesi kararında belirleyici rolün nefroloji uzmanına (%54,9) ait olduğu bulunmuştur (Şekil1). Hastaların Merkez hemodiyalize yönlendirilme tercihi: düşük sosyoekonomik durum (%69), birden fazla kronik hastalık (%57,6), düşük eğitim seviyesi (%56,3) ve bakım vericinin olmamasıdır (%76,4) (Şekil 2). Kendiniz için hangi diyaliz modalitesini tercih edersiniz sorusunda ise \"Ev hemodiyalizi\" (%45,8), \"Periton diyalizi\" (%43,8) ve \"Merkez hemodiyalizi\" (%10,4) sonuçları elde edilmiştir. BSÇ (%66,8), ev hemodiyalizi hakkında yetersiz bilgiye sahip olduklarını düşünüyorlar. Sonuç: Sonuçlarımıza göre BSÇ’nın tedavi ettiği çoğu hasta Merkez hemodiyalizi olmasına rağmen, BSÇ’nın modalite tercihi Ev hemodiyalizidir. BSÇ’larının çoğu ev hemodiyalizi hakkındaki bilgilerinin eksik olduğunu düşünmektedir.Diyaliz modaliteleri konusunda daha fazla eğitim, öğretim ve yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır. Anahtar kelimeler: Böbrek Sağlığı Çalışanları, Diyaliz Modaliteleri, Son Dönem Böbrek Yetmezliği
  • PublicationMetadata only
    Diyabetik Nefropatili Hastalarda SGLT2 İnhibitörlerinin Serum Ürik Asit Düzeylerine Etkisinin Değerlendirilmesi: Eğilim skoru (Propensity Score) eşleştirilmiş bir kohort çalışması
    (2023-12-06) Elçioğlu Ö. C.; Küçüköz A.; İşlek T.; Öztürk B. B.; Mirioğlu Ş.; Gürsu M.; Kazancıoğlu R.; ELÇİOĞLU, ÖMER CELAL; GÜRSU, MELTEM; KAZANCIOĞLU, RÜMEYZA
    Amaç: İnsulinden bağımsız olarak proksimal tübülden glukoz geri emilimini inhibe ederek etki gösteren Sodyum-glukoz kotransporter-2 inhibitörlerinin çeşitli klinik çalışmalarda serum ürik asit (SUA) seviyelerini düşürdüğü gösterilmiştir. Çalışmamızda SGLT-2i’nin SUA düzeyine etkisi araştırılmıştır. Amacımız SGLT-2i tedavisinin evre 2-4 kronik böbrek hasarı (KBH) olan diyabetik nefropatili hastalarda SUA düzeylerine etkilerini değerlendirmektir. Gereç-Yöntem: Çalışmaya 18-75 yaşlarında evre 2-4 KBH olan ve SGLT-2 tedavisi başlanan diyabetik nefropatili hastalar alındı. Herhangi bir nedenle kullan(a)mayan hastalar kontrol grubunu oluşturdu. Gut hastalığı olan, SUA düzeyini düşüren allopurinol, losartan ve diüretik gibi ilaçları kullanan hastalar çalışmaya alınmadı. Çalışmanın başında ve üç ayın sonunda ölçülen biyomiyasal parametreler kaydedilmiş, ilk ve son değerler karşılaştırılmıştır. İlk SUA eksi son SUA değeri ΔSUA olarak hesaplanmıştır. Bulgular: Çalışmaya Nefroloji Polikliniğimize başvuran 287 hasta dahil edilmiştir. Bunlardan 160 tanesi SUA’yı etkileyen ilaç (50 tane hidroklorotiyazit, 10 tane indapamid, 27 tane furosemid, 41 tane losartan, 30 tane allopurinol, 2 tane febuksostat kullanan) kullandığı için 10 tanesi de veri eksikliği nedeniyle çalışmaya alınmadı. Kalan 117 kişilik grupta eğilim skoru (propensity score) ile yapılan eşleştirme sonucunda 99 hasta (SGLT-2i alan 55 hasta (36 kadın, 19 erkek) ve 44 (28 kadın, 16 erkek) kontrol) çalışmaya alındı. İki grup arasında yaş (68&67 yıl), cinsiyet, diyabet süresi gibi demografik veriler açısından fark yoktu. Başlangıç HbA1C çalışma grubunda daha düşüktü (ortalama %7,37&%6,41, p<0,001). Başlangıç SUA ve eGFR dahil diğer biyokimyasal parametreler açısından anlamlı fark saptanmadı. ΔSUA çalışma grubunda (0,32 mg/dl & -0,08 mg/dl) anlamlı olarak yüksek bulunurken (p=0,017) Üçüncü ayın sonundaki SUA değerleri (çalışma grubu=6,09 mg/ dl & kontrol=6,63 mg/dl) arasında fark bulunmadı (p=0,088). Çalışma grubundaki ilk SUA değeri (6,40 & 6,09 mg/dl) anlamlı olarak yüksekken (p<0,001), kontrol grubunda ikinci değer (6,56 & SUA=6,64 mg/dl) anlamlı olarak yüksekti (p<0,001). Sonuç: SGLT-2i tedavisinin evre 2-4 KBH bulunan diyabetik nefropatili kohortumuzda literatür ile uyumlu olarak SUA değerin anlamlı olarak düşürdüğü gösterildi. Anahtar kelimeler: Diyabetik nefropati, SGLT-2 inhibitörleri, hiperürisemi